DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Gözde KAYA
Gözde KAYA
Giriş Tarihi : 25-03-2024 20:55

Yaşanması mümkün iken yaşanamayanlar

Bugün biraz çağımızın “hastalığı” haline gelmiş ilişkilerden konuşacağız daha doğrusu “yaşanması mümkün iken yaşanamayanlardan”

 

İlişki dediğin şey alında başlı başına bir sorun. Milyarlarca insan arasından sadece biriyle göz göze geldiğiniz an hissettiğiniz ve adına “Aşk” dediğiniz o duygu aslında bir duygudan çok “kodlama, frekans ve hormonların tamamının beyninize gönderdiği bir sinyal.

 

Bir insanla birlikteliğe başlamak her ne kadar kolay olsa da bu birlikteliği devam ettirmek tam anlamıyla “Sorun Çözme ve Stres Yönetimi” Kulağa farklı daha çokta stratejik geldiğinin farkındayım; fakat başka bir pencereden bakmanızı sağlayacağım.

 

Ademoğlu sevginin ne demek olduğunu aslında daha anne rahmine düştüğü an algılamaya başlıyor. İstenmeyen gebeliklerden dünyaya gelen ve bir aşk evliliğinden doğan çocuklar arasında ki gelişim süreci ve yaşam yolculuğu ile ilgili okuyabileceğiniz ve belki de bildiğiniz onlarca kaynak var. Dünyaya gelişimizden hemen sonra bakımımızı üstlenen, bizlerle ilgilenen “çocukluk dönemi” diye bahsettiğimiz 0-8 yaş aralığındaki “Oral-Anal ve Fallik dönem” içerisinde bizimle birebir temasta olan insanlar ve çevremiz, birbiriyle kurdukları ilişkilerde bizlere azımsanamayacak ölçüde hayati kodlamalar yüklemekteler. Bu nedenle toplum arasında aslında amiyane diyebileceğimiz bir tabirle mutlu ailelerin mutlu çocukları oluyor.

 

Yani sizlerde yetişkin bireyler olarak taktir edersiniz ki birbirine aşkla bağlı olan ebeveynler ile büyümüş kimseler ve bakımını üstlenen aile veyahut çevre tarafından ihmal edilmiş çocukların elbette ki gelecekte kuracak oldukları ilişkiler gözle görülür şekilde fark arz etmektedir. Üzücü olan ise bu tarz aydınlanmalar ancak kendi seçtiğimiz ilişkilerle açığa çıkıyor. Daha da basite indirmem gerekirse; okuma yazmayı öğrenmiş bir kimsenin alfabeyi tersten öğrendiğini fakat belli bir yaşa geldikten sonra aslında bunca zaman doğru olduğunu bildiği şeyin yanlış olduğunu öğrenmesi kadar zor aslında temelinde yanlış öğrenilmiş bir sevgi dili. Türk toplumu olarak sevgi ve anlayıştan çok dayatma baskılarla ve toplumsal normlarla ataerkil bir ailenin içerisinde sevginin zaman zaman şiddet, manipülasyon ve ötekileştirme olarak kodlandığı bir toplumda yaşıyoruz. Bugünün yetişkinleri; Dünün ihmal edilmiş ve sevilmemiş çocukları.

 

Hayatınız boyunca sevilmenin ve sevmenin en acımasız en tutarsız en hoyrat tarafıyla büyürken yetişkin bir birey olduğunuzda bütün bir geçmişinizi yok sayıp yeni baştan öğrenmeye ve öğretmeye çalışıyorsunuz. Yani aslında bugün her birimiz için “doğru insan” diye aradığımız kimseler; dünün sevilmemiş çocukları. Şimdilerde bir çoğumuzun farkındalığı çok daha yüksek, psikoloji, yaşam koçları, aile dizimleri terapiler, danışanlar, bilim ve parapsikoloji başta olmak üzere belki daha da adını bilmediğimiz fakat insan ruhunun onarımı ve gelişimini destekleyen birçok dal bireylerin çocukluklarıyla alakalı çok fazla done vermekle birlikte kişiye sevgiye en başta “kendini sevmekle” başlaması gerektiğini vurguluyor. Fakat bizler birçok şeyi yanlış anladığımız gibi kendimizi sevmeyi de yanlış anladık. Kendini sevmek; kendi dışında diğer tüm insanları ötekileştirmek değil en çok kendine merhamet gösterirken varlığını sürdürmeye devam eden her türlü canlıyı sevgiyle kucaklamak demektir. Unutmayın ki kendini sevmeyen “kimse” hiç kimseyi sevemez. Gelelim bu durumun ilişkiler üzerindeki etkilerine;

 

Başta biyolojik olmak üzere kadın ve erkek canlısının fiziki ve ruhani farklılıkları göz önünde bulundurulacak olursa iki farklı insan bir arada iken ortada bir problem olmaması sizce de çok gülünç olmaz mı?

 

Yani demem o ki birliktelikler devam ettiği sürece problemler ve sorunlar oluşmaya ve yaşanmaya devam edecek. Bizlerin bu noktada oluşacak olan her türlü sorunla mücadele etme tarzı ve tahammül seviyesi ilişki için hayati önem taşıyacak. Tabii ki de her birey bu tarz konularda çok da başarılı olacak diye bir kaide yok fakat ilişki dinamiğine bakacak olursak bizlerin tahammül yetenekleri ve mücadele tarzı ilişki içerisinde partnerimiz ile kurduklarımız ve başardıklarımızdır. Partneriniz ile birlikte kurduğunuz ve birlikte başardığınız her şey yaşadığımız ilişkinin devam etmesi için bir benzin deposudur. Nasıl bir araç benzini bitmediği sürece kilometre yapmaya devam ederse ilişkiler içerisinde birlikte başardıklarınız arttıkça her ne kadar aldığınız kilometrede benzininiz azalsa da deponuz bir yandan dolmaya devam eder. Bu sayede gündeminizde problemler ve sorunlarınızdan daha çok birlikte başardıklarınız ve başaracaklarınız olur, bu demek değildir ki yaşadığımız ya da yaşayacak olduğumuz sorunları halı altına süpürelim… anlatmaya çalıştığım şey insan olmanın fıtratında farklı olmak ve fikir ayrıcalıkları vardır; Bardağın dolu tarafını görmek gibi ilişkiniz içerisinde çözülebilecek her türlü problemi daha da karmaşıklaştırdırmak yerine başarılarınız ve birlikte kurduklarınıza odaklanırsanız geriye dönüp baktığınızda gözünüzde kocaman deve yaptığınız pirenin aslında gerçekten yorganı yakmaya değmeyeceğini anlamış olursunuz. Böylelikle ne siz kara kışlarda soğukta kalırsınız nede partneriniz.

 

Şimdi size bir soru; “An” diye içinde kaybolduğunuz ve zaman zaman sadece yalnız kalmaktan korktuğunuz için kurduğunuz “duygusuz, merhametsiz ve değersiz” ilişkilerinizin içinde, partnerleriniz ile “anı” yaşamaktan başka neyi başardınız?

 

Sizin bu ilişkide birlikte kurduklarınız yani kısacası benzininiz neler? Ya da tam tersi gerçekten uzun yıllardır beraber olduğunuz ve bağlılığınıza canı gönülden inandığınız ilişkinizde sizi bunca yıl bir arada tutan şey ne? Birbirinize tahammül edebilmek, problemlerinizi çözebilmek; çözemediğiniz problemleri ise olduğu gibi kabul etmenize fayda sağlayacak kaynağınız, yakıtınız ne?

 

Bence bu sorular ve yanıtları her ilişkinin içerisinde en az bir kez konuşulmalı. Bizler her şey yolunda iken sahip olduklarımıza duyduğumuz minnet duygularını ihmal ediyor ve teşekkür etmeyi unutuyoruz. Sıfatı her ne olursa olsun “ilişki” sınıfına göre kendi içinde farklı kaynaklı sorunlar barındırmakta fakat en önemlisi bizler bu sorunlar için kavga edip birbirimizi yıprattığımız kadar sahip olduklarımız başardıklarımız ve kurduklarımız içinde birbirimizi “Kutlamalı ve Taktir etmeliyiz”.

 

Yukarıda bahsettiğim tüm konu ve içerikler için öncelikle herhangi bir uzmanlık alanımın olmadığını tüm bu düşünce ve ifadelerimin tamamen tecrübe ve gözlem odaklı olduğunu bilmenizi isterim. Siz değerli okuyucularımdan ricam; Bugün herhangi bir anda, sevgiliniz; eşiniz, çocuklarınız, arkadaşınız veyahut bu hayatta birçok şeyi omuz omuza başarıp kurduğunuz her kim ise gidip onlara sarılmanız ve kendinize en uygun gördüğünüz şekilde mutluluğunuzu kutlamanız. Bende bu esnada dünyanın herhangi bir yerinde mutluluğunuzla mutlu olup gurur duyuyor olacağım.

 

Sağlıkla Kalın…

NELER SÖYLENDİ?
@
Gözde KAYA

Gözde KAYA

DİĞER YAZILARI Kalabalığın Ortasında Bir Sen Merhaba...
NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
  • 1GALATASARAY3493
  • 2FENERBAHÇE3386
  • 3TRABZONSPOR3355
  • 4BEŞİKTAŞ3351
  • 5RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ3349
  • 6ÇAYKUR RİZESPOR3348
  • 7KASIMPAŞA3346
  • 8BITEXEN ANTALYASPOR3345
  • 9CORENDON ALANYASPOR3345
  • 10EMS YAPI SİVASSPOR3345
  • 11YUKATEL ADANA DEMİRSPOR3441
  • 12YILPORT SAMSUNSPOR3339
  • 13MKE ANKARAGÜCÜ3337
  • 14MONDİHOME KAYSERİSPOR3337
  • 15TÜMOSAN KONYASPOR3336
  • 16GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ3334
  • 17VAVACARS FATİH KARAGÜMRÜK3333
  • 18ATAKAŞ HATAYSPOR3333
  • 19SİLTAŞ YAPI PENDİKSPOR FUTBOL3330
  • 20İSTANBULSPOR3316
Advert
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
E-GAZETE
gazete
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA
itep kursu