Ülkemizdeki ve dünyadaki tüm mü’minler olarak 11 Mart Pazartesi günü mübarek Ramazan Ayı’na kavuşmuş olacağız inşallah. Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu günahlardan kurtuluş olan Ramazan Ayı, onbir ayın sultanıdır. En değerli hazinemiz ömür sermayemizi nasıl değerlendireceğimizi bize gösteren bir mekteptir Ramazan Ayı. Terbiye edici orucuyla, kalplerimizi dirilten mukabelesiyle, ruhlarımızı onaran teravihiyle, ailemize neşe katan iftarıyla, evlerimize bereket yağdıran sahuruyla, bilincimizi arındıran itikafı ve sonunda saklı bayram sevinciyle biz Müslümanlar için çok özel bir aydır Ramazan Ayı.
İnsanların gönül ve düşünce dünyalarını ilmek ilmek işleyen, onların tutum ve davranışlarını mütemadiyen değiştiren ve olgunlaştıran İslam dini, ibadetler vesilesiyle mü’minlerde üstün ahlakın kök salıp yerleşmesini hedefler. Ramazan Ayı da bu amaca hizmet eden, kulluğun kemale ermesi hususunda içinde ilahi fırsatlar barındıran müstesna ve bereketli bir zaman dilimidir.
Kul ile Rabbi arasında riyanın hiç karışmadığı oruç ibadeti, mü’minlerin mabetlerine, hanelerine hatimleri, nafile ibadetleri, hayırları, hasenatları ve sadakaları da getirir. Cennet kapılarının açılıp cehennem kapılarının kapandığı (Buhari, Savm, 5), hak ile batılı birbirinden apaçık ayırmanın bir delili olarak kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in indirildiği (Bakara, 2/185) bu mübarek ayı oruçla geçirenlerin bütün günahlarının bağışlanacağı müjdesini Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bizlere şöyle vermişlerdir: “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, Savm, 5)
Ramazan Ayı, oruç ibadeti başta olmak üzere Yüce Allah’a ibadet ve takatin zirveye çıktığı bir ay olmasının yanında, aynı zamanda infak ayıdır. İnsanlar sadece manevi açıdan değil maddi açıdan da kendilerini bu ayda muhasebeye çekerler. Zekatlarını ve fitrelerini verirler, maddi olanaklarını çevrelerindeki fakir ve ihtiyaç sahibi dez avantajlı kimseler için seferber ederler. Müslümanlar bu ayda cömertlik, diğergamlık ve merhameti kardeşlik bilincinin bir gereği olarak zirveye taşırlar.
Bu sebeple Ülkemizde ve tüm İslam aleminde Ramazan Ayı’nı hakkıyla ihya etmenin bir yolu da infak seferberliği içinde olmaktır. Başta Filistin’li/Gazze’li ve Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz olmak üzere dünyanın neresinde olursa olsun mağdur ve mazlum kardeşlerimize hayırlarımızla ulaşmaya çalışalım. Her bir Müslüman, imkanları ölçüsünde, Cenab-ı Allah’ın kendisine bahşettiği nimetlerden başka insanları da yararlandırmalı ve böylece kardeş olmanın anlamını pekiştirmelidir.
Ülkemizdeki ve dünyadaki bütün Müslümanlar olarak birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, yardımlaşmaya çokça ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde dayanışma ve infak bilincinin sıkıntıları gideren, yüzleri güldüren etkisini her haneye taşımalıyız Ramazan Ayı’nda. Müslümanlar olarak “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” ilkesi şiarımız olmalıdır. Bu hususta Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in şu hadis-i şerifini hiç hatırımızdan çıkarmayalım: “Sizden biriniz, kendisi için sevip istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçekten iman etmiş olamaz.” (Buhari, İman, 7) Tek bir Allah’a, aynı Peygamber’e ve aynı Kitab’a inanmış Müslümanlar olarak Kur’an’ın ve Sünnet’in etrafında birleşmeliyiz. “Birlikte dirlik vardır” ilkesine sımsıkı sarılıp asla bölünüp parçalanmamalıyız. Şanlı tarihimizde atalarımız nasıl birlik ve beraberliklerine sahip çıkarak bunu başardılarsa biz de onların yolundan giderek kardeşliğimizi muhafaza ederek başarabiliriz. Yeter ki, Müslüman olmanın gereği olarak birbirimizi sevelim, sayalım, birbirimizi asla ötekileştirmeyelim ve ihtiyaç duyduğumuzda birbirimizin yardımına koşalım.
Bu duygu ve düşüncelerle onbir ayın Sultanı Ramazan-ı Şerif Ayı’nızı tebrik eder, Ülkemize, Milletimize, Devletimize ve tüm İslam alemine hayırlar getirmesini Yüce Rabb’imizden can-ı gönülden niyaz ederim.