Sınır kelimesi sözlükte kural, yaptırım, disiplin olarak karşımıza çıkar. Temelde kendimiz ve bir başkasının haklarının nerede başlayıp nerede bittiğini belirler.
Bütün adalet sistemimiz, kurallar ve suçlar sınırlarla ilgilidir. Sınırlar sayesinde kendi evimiz, arabamızın bize ait olduğunu; biri çalsa bile yaptırımı olacağını biliriz. Hukukun ve kuralların olmadığı bir yerde, her an biri çıkıp bize zarar verebilir ve kimse de bir şey diyemez. İşte sınırsızlık da çocuklara tıpkı böyle hissettirir.
Herhangi bir otoritenin olmayışı, istediği her şeyi yapma özgürlüğü güvende olmadığını düşündürür. Her ne kadar çocuklar sınırları istemediklerini, özgürce yaşamak istediklerini söyleseler de sınırlara ihtiyaçları vardır. Ebeveynleri, aslında onları özgür bıraktıklarını düşünürken çocuklarının asıl ihtiyacını göz ardı etmektedir. İhtiyacı karşılanmamış, güvensiz hisseden çocuk; üzüntüsünü, kaygısını öfkeyle ya da saldırganlıkla dışa vurur. Aslında yanında hissetmediği için ebeveynlerine öfke duyar.
Öte yandan sınırların çok olması da hapishaneden farksızdır.
George Orwell’ın 1984 kitabında olduğu gibi sürekli bizi izleyen bir göz, düşüncelerimize bile karışan bir polis; bastırılmış ve kendi fikri olmayan bir insan yaratır. Bunun sonucunda çocuklar ya çok itaatkâr ya da çok asi olabilirler. İtaatkâr çocuklar, ebeveynlerinin olmadığı veya uzaklaştığı bir dönemde kendi kendilerine yaşayamaz ve hayatlarını sürdüremez hale gelirler. Çünkü kendi başlarına hiç karar almamış, hiç düşünmemişlerdir. Bu algı yaşamları boyunca karşılarına çıkan diğer otorite figürlerinde devam eder; öğretmenler, patronlar, baskın bir kişilikse belki partnerler. Bir diğer uçta olan asi çocuklar ise yoğun özgürlük arayışı içine kapanık riskli davranışlarda bulunabilirler. Öfkelerini tehlikeli davranışlarla dışarıya atmaya çalışabilirler.
Sonuç olarak sınırlar; 2 yaşından itibaren ebeveynlerimizden öğrendiğimiz, sağlıklı olduğu sürece bize güven veren ihtiyaçlarımızdır. Eksik ya da fazla olması sistemi bozup olumsuz sonuçlara neden olur. O halde bu denli önemli olan sınır eğitimine karşı hassas olalım. Unutmayalım ki sağlıklı yetişkinlik, sağlıklı çocukluktan geçer.