KÜLTÜR-SANAT
Giriş Tarihi : 16-08-2023 06:04

Kralların uğrak kenti: PHASELİS

Antik çağın hem siyasi hem kültürel hem de ticari anlamda en zengin ve başta gelen ticaret merkezlerinden biri olan ve Büyük İskender başta olmak üzere Pompeius, Domitianus, Hadrianus gibi dönemin önemli kral ve imparatorlarını ağırlayan Kemer’in Tekirova Mahallesi’ndeki Phaselis Antik Kenti’nde çalışmalar devam ediyor. Kentin can damarı olan ve dönemin önemli şahsiyetlerinin de yürüdüğü 225 metre uzunluğundaki ana caddesi çalışmalar kapsamında tekrar düzenleniyor. Caddenin binlerce yıldır kullanılmasından dolayı yer yer yürünemeyecek duruma geldiğini belirten Kazı Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, caddeyi anastylosis yöntemiyle düzelterek tekrar yerli ve yabancı ziyaretçilerin kullanımına sunmayı planlıyoruz. Bu tip düzenlemelerin izlerini gerek Hellenistik gerekse Roma ve Doğu Roma dönemlerinde devam ettiğini ve kentin son derece sofistike bir kanalizasyon sistemi olduğunu ortaya çıkardık. Söz konusu cadde boyunca kentin agoraları, hamamları, latrinası, tiyatrosu, çeşmeleri gibi anıtsal ve kamusal yapılar yer alırken, ayrıca kentin önde gelen devlet adamlarını, sporcularını ve kültür adamları ile dönemin vali ve imparatorlarını onurlandıran heykel kaideleri günümüze kadar korunarak kentin önemli eserleri birer birer gün ışığına çıkarılıyor” dedi.

Kralların uğrak kenti: PHASELİS

Maksut TEMİZEL

Kemer’in Tekirova Mahallesi’nde bulunan Phaselis Antik Kenti’ni her yıl binlerce yerli ve yabancı turist ziyaret ederken, Phaselis Araştırma Ekibi, Antalya Müze Müdürlüğü öncülüğünde Phaselis’in gün yüzüne çıkarılması için çalışmalarına devam ediyor. 3 limanı ve lagünü ile hem siyasi hem kültürel hem de ticari anlamda en zengin ve başta gelen ticaret merkezlerinden biri olmasıyla Doğu Akdeniz’de dönemin en büyük Alışveriş Merkezi niteliğindeki kent, Büyük İskender başta olmak üzere Pompeius, Domitianus, Hadrianus gibi dönemin önemli kral ve imparatorlarına da ev sahipliği yapmasıyla biliniyor.

Domitianus ve Hadrianus’a ithaf edilen agoraların da inşa edildiği kente bağlı kasabalar olduğunu belirten Kazı Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, Kemer’in Antalya’ya bağlı olduğu gibi Phaselis’e bağlı da 15 taneden fazla küçük kentçiklerin olduğunu söyledi. Arslan, “Bunun haricinde nahiyeler ile sayısı belirleyemediğimiz köy ve çiftlik yerleşimi tespit ettik. Buralarda yapılan bütün ürünler Phaselis’e geliyor ve Phaselis’ten de bütün Akdeniz'e dağılıyor” dedi.

ANTİK ÇAĞIN ALIŞVERİŞ MERKEZİ GİBİ

Phaselis’in antik çağın önemli tragedya yazarlarından Theodektes’in de vatanı olduğunu belirten Arslan, “Burada bir tiyatro var ve bu tiyatro aynı zamanda hem odeon hem de eğitim merkezi olarak kullanılıyor. Yani çok fonksiyonlu. Antik çağın önemli tragedya yazarlarından Theodektes’in de vatanı burası. Burası kompakt bir yer. Burayı AVM gibi düşünün. Bütün yapılar burada. Antik çağın alışveriş merkezi gibi. Yerlilerin de yabancıların da gelip alışveriş yaptıkları bir yer ve herkes buraya geliyor. Bu sebeple bu alanlarda aynı zamanda halkın entelektüel düzeyi de yüksektir. Kentin yetiştirdiği entelektüeller arasından Hellenistik Dönem’in önde gelen gramercilerinden Dionysios ve Mnesimakhos ile peripatetik okulun (Aristoteles’in Lykeion’u) üyelerinden biri olan ve Roma Senatus’una elçi olarak gönderilen Kritolaos sayılabilir. Buna ayrıca Klasik Dönem’in önde gelen tragedya sanatçılarından ve bulmaca ustası Aristoteles’in arkadaşı Theodoktes de eklenebilir. Öyle ki Theodoktes’in Phaselis agorasındaki heykeli Büyük İskender tarafından, ona duyduğu saygıdan ötürü, bizzat çelenkle taçlandırılmıştır” dedi.

BİR TİCARET KENTİ ŞEKLİNDE DÜZENLENMİŞ

Günümüzde olduğu gibi antikçağın da en görkemli ve zengin yerleşim yerlerinin sahil kentleri olduğuna dikkat çeken Arslan, “Arkaik Dönem’den (MÖ VII-VI. yüzyılın son çeyreği) itibaren Phaselis de Doğu Akdeniz’in en önemli ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Bu durum antik kaynaklar ve epigrafik belgeler ve nümizmatik buluntular vasıtasıyla açık bir şekilde belgelenmiştir. Kentin yerleşim arkeolojisine ve mastır planına bakıldığında da adeta günümüzün serbest bölgeleri ve açık limanları gibi Phaselis’in bir ticaret kenti (emporion) şeklinde düzenlenmiş olduğu görülmektedir. Bunun en açık örneğini kente hangi limanından girerseniz girin sizi karşılayan 225 metre uzunluğundaki ana caddesi ve bu cadde üzerindeki devlet agoraları ve özel sektör alışveriş merkezlerinin karşılıyor olmasıdır. Söz konusu cadde boyunca kentin agoraları, hamamları, latrinası, tiyatrosu, çeşmeleri gibi anıtsal kamusal yapılar yer alırken kentin girişi Hadrianus Kapısı’yla taçlanmaktadır. Ana cadde boyunca ayrıca kent için yardımlarda bulunmuş hayırhahları ve kentin önde gelen devlet adamlarını, sporcularını ve önde gelen kültür adamları ile dönemin vali ve imparatorlarını onurlandıran heykel kaideleri günümüze kadar korunmuştur” diye konuştu.

PHASELİS’İN ANA CADDESİ TEKRAR DÜZENLENİYOR

Phaselis'in 225 metre uzunluğundaki ana caddesini tekrar düzenlediklerini söyleyen Prof.Dr. Arslan, Phaselis’in Klasik Dönem’den (MÖ.V. yüzyıldan) itibaren kullanılmış olan ve kentin can damarını oluşturan caddesinin binlerce yıldır kullanılmasından dolayı yer yer yürünemeyecek duruma geldiğini belirtti. Bu bağlamda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen bütçe ve Antalya İl Kültür Müdürlüğü ile Antalya Müzesi’nin destekleri sayesinde söz konusu caddeyi anastylosis yöntemiyle düzelterek tekrar yerli ve yabancı ziyaretçilerin kullanımına sunmayı planladıklarını ifade eden Arslan, Phaselis'in ana caddesinde onarım ve sağlamlaştırma çalışmaları yürüttüklerini belirterek, “Cadde üzerindeki taşlardan gerekli olanları yerinden çıkartıyoruz ve düzeltip tekrar yerine koyuyoruz. Daha önceden bu taşların depremler, insanlar ve doğa tahribatı yüzünden bazı yerleri kırılmış, bazı yerleri de çökmüştü. Böylelikle çalışmamıza caddenin önce doğusundaki merdiven basamaklarını düzeltmekle işe başladık. Bu basamakları ve kentin doğu portikosunu (revak) yerlerine koyduktan sonra şimdi ana caddenin batı portikosundaki taşlarını teker teker çıkarıp hizaya getirerek aynı düzleme koyma çalışmalarına başladık. Bunu yaparken bir yandan da caddenin yürüyüş güzergahının düzlemini (balık sırtı) ve planını çıkararak bu doğrultuda düzenlemeye başladık” dedi.

ÖRÜMCEK AĞINI ANDIRAN KANALİZASYON SİSTEMİ

Bu çalışmalar sırasında kentin ana caddesinin Klasik Dönem’den itibaren kullanıldığını arkeolojik buluntular sayesinde kanıtladıklarını söyleyen Prof. Arslan, aynı caddenin aynı düzlemde fakat daha sonraki dönemlerde ufak onarımlar ve yeni düzenlemeler geçirdiğini ve bazı oryantasyon değişikleri yaşadığını arkeolojik kalıntılar sayesinde belgelediklerini ifade etti. Bu tip düzenlemelerin izlerini gerek Hellenistik gerekse Roma ve Doğu Roma dönemlerinde devam ettiğini ve kentin son derece sofistike bir kanalizasyon sistemi olduğunun ortaya çıkarıldığını da ifade eden Arslan, kentin adeta bir örümcek ağını andıran kanalizasyon sisteminin kamusal hamamlar, çeşmeler ve latrinasından (WC) itibaren doğal akış eğimi doğrultusunda cadde boyunca denize doğru ilerlediği açığa çıkarıldığını belirtti.

HER BİR TAŞIN KİMLİĞİ OLUŞTURULUYOR

Elde edilen bütün buluntuların makaleler, doktora tezleri ve konferanslar yoluyla bilim dünyasına tanıttıklarını belirten Arslan, bu şekilde kentin ana caddesindeki her bir taşın kimliğini çıkardıklarını söyledi. Yapılan kazılar sonucunda günümüzde olduğu gibi antikçağda da aynı güzergahlarda görüldüğü üzere Phaselis’in ana caddesinin de yine birbirinin üzerine inşa edildiğini belirten Arslan, “Her dönemin kendine has bir yol sistemi olmakla ve belirli bir süre kullanılmakla birlikte ekonomik ömrünü doldurduktan sonra aynısının üzerine yenisi inşa edilmiş ve Phaselis’te de biz bunu bilimsel olarak kanıtlamış durumdayız. Ancak günümüzde Phaselis ana caddesinin hakim dönemi Roma tabakasıyla kaplanmıştır. Yani Romalılar her bir işgal ettikleri yerde ilk yaptıkları şey olan yolu Phaselis’te de yeniden inşa ederek Romanizasyonun ilk fakat en görkemli örneklerinden birini kentin ana caddesinde sergilemişlerdir” diye konuştu.

2 BİN YILDA 2 METREYE YAKIN BATTI

Phaselis’te 2 bin senede yaklaşık 2 metreye yakın batma gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Arslan, “Askeri Liman’da gemilerin bağladığı bollard denilen babalar mevcut. Bu alanda dört ya da beş tane gemi rahatlıkla bağlanabiliyor. Bağladıktan sonra da gemiler ticari mallarını hemen içerideki agoradaki dükkanlara veriyor ve dükkanlar üzerinden de satışa gidiyor. Antikçağda bu babaların her birinin belirli bir standardı var. Deniz seviyesinden 1-1,5 metre yükseklikte olmak zorundalar. Ama günümüzde Afrika kıtasının bize yaklaşmasından dolayı Phaselis’te 2 bin senede yaklaşık 2 metre civarında denizin seviyesinden aşağıya çökmüş durumdalar. Bu yüzden babalar deniz seviyesinde. Bunların böyle orijinal in-situ de denilen halleri de çok ender şekilde bulunur. Ama Phaselis’te bizim şansımızda Akdeniz'in en iyi korunan 2-3 limanından biri halinde bulunması. Yani halihazırda yerinde olan çok az vardır. Antik çağda burası ayrıca bir ünlü. Bizim asıl amacımız caddeyi oradan buraya kadar getirmek ve bu limanla birlikte caddeyi bağlamak” şeklinde konuştu.

EN GÖRKEMLİ KENTLER AKDENİZ SAHİLİNDEDİR

Phaselis’in 11'inci yüzyıldan itibaren terk edilmeye başlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Arslan, “Bütün bu sahil kentlerinin ortak bir kaderi vardır. Bu kaçınılmaz son, sulak alanların yakınlarında kurulan bu yerleşkelerin yağmurlar ve seller sonucu sürüklenen alüvyonların lagünlerde, sahil şeritlerinde ve limanlarda biriktirerek deltalar oluşturmaları yüzünden kentin ticaretin kalbinin attığı limanlar kullanılmaz hale getirir. Liman dolduğu zaman ticaret olmaz. Antikçağda ticaretin yüzde 90 ve üzeri deniz üzerinden gerçekleştirilir. Günümüzde bu oran yüzde 87. Antikitede Akdeniz havzasında yaşayan insanlara da bakıldığında demografik yapının çoğunluğunun sahil kesiminde yaşadıkları görülür. Bu durum günümüzde de aynıdır. İç bölgelere gidildiğinde nüfusa paralel şekilde ticaret ve zenginlik azalır. Dünyadaki en zengin kentler ya sahil kentleridir ya da sahille birebir bağlantısı olan yerleşimlerdir ve en çok ticaretin, paranın, emtianın ve zenginliğin döndüğü yerleşimler de buradır. O yüzden Akdeniz coğrafyasında ya da nereye giderseniz gidin en görkemli kentler nerededir? Akdeniz'in sahil kentlerindedir. Antikçağın en bilinen değişlerinden olan ‘Zenginlik denizden gelir’ düşüncesiyle Phaselisliler de antikite boyunca her türlü kültür ve kazanç akımına açık olarak birçok uygarlığa ve döneme ait birbiri üzerine inşa edilmiş kültür tabakalarıyla denizi gözleyip refah seviyelerini artırmaya çalışan tüccarlarıyla ön plana çıkmıştır” dedi.

54 FARKLI TİP VE 22 FARKLI KÖKENE SAHİP AMPHORA BULUNDU

Yaptıkları çalışmalarda 54 farklı tip ve 22 farklı kökene sahip amphora bulduklarını aktaran Prof. Dr. Murat Arslan, “Şu zamana kadar Phaselis’in bu zenginliğini kentte yapılan seramolojik çalışmalar sonucunda elde ettiğimiz buluntular ışığında kentte MÖ V. yüzyıldan MS 13. yüzyıla kadar 54 farklı tip ve 22 farklı kökene sahip amphoralar aracılığıyla saptamış bulunmaktayız. Antikçağdan günümüze değin Doğu Akdeniz’in liman kentlerinden yüklenen sadece ticari ve askeri kargolar olmamıştır. Buğday, üç büyük semavi dinle, üzüm alfabeyle, zeytin bilimle, deniz ürünleri ise sanatla birlikte yuvarlak karınlı omurgalı, Phaselos gibi tez giden gemilerle bir limandan bir limana taşınmıştır. Biz de buna benzerlerini Phaselis’te belgeledik ve Phaselis’in ürünlerinin nereye gittiğini bilebiliyoruz. Ayriyeten bunlar üzerinde mühürler de oluyor. İşte Phaselis’i bilmem ne tüccarı diye yazıyor, şunun döneminde bu mührü bastı. Yani her bir dönemin var. Böylelikle ticaret anı da ortaya çıkmış oluyor” şeklinde konuştu.

ANTALYA’NIN SURLARINDA PHASELİS’İN TAŞLARI VAR

Phaselis’in terk edilmesinden sonra bütün yapıları yavaş yavaş çökmeye başladığını ve taş ocağı gibi kullanıldığını söyleyen Arslan, “Bakımsız kaldığı zaman illaki yıkmak gerekmiyor. Ama bu kadar büyük ve vakti zamanında binaları da önemli bir kent olduğu için Antalya ya da çevredeki yapılar yapılırken burayı da taş ocağı gibi kullanıyorlar. Aynı şekilde Side de öyle. Limana yakın yerlerde kuyular kazıp mermer ve ona benzer taşları alçı yapıyorlar. Diğerlerini de gemilere yükleyip götürüyorlar. Mesela Antalya’nın surlarında Phaselis’in taşları var ve bu belgelendi. Antalya kurulurken Roma, Selçuklu, Osmanlı gibi her dönemde bu yapılmış. Yani millet önemli değil. Burada düşünce önemli, ihtiyaç önemli. Tapınak, kilise, cami için taş lazımsa en yakın yerden alınıyordu. Ama Bizans bunu çok kullanıyor. Çünkü Roma ihtişamının ardından geldiği için onu şeklen de olsa devam ettirmek istiyor” diye konuştu.

AdminAdmin