KÜLTÜR-SANAT
Giriş Tarihi : 30-07-2023 20:45

‘Phaselis’in sadece yüzde 10’u ortaya çıkarıldı’

Akdeniz Üniversitesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan’ın başkanlığında Phaselis Araştırma Ekibi tarafından Kemer’in Tekirova Mahallesi’nde bulunan Phaselis Antik Kenti’nin gün yüzüne çıkarılması için çalışmalar devam ediyor. Phaselis’in Atina'dan sonra hem siyasi hem kültürel hem de ticari anlamda Doğu Akdeniz özelinde zengin ve başta gelen ticaret merkezlerinden biri olarak ön plana çıktığını ifade eden Arslan, kentte devam eden çalışmalarda ağırlıklı olarak sağlamlaştırma ve koruma önlemleri aldıklarını söyledi. Tapınak kısmında ise kazı faaliyetleri yürüttüklerini söyleyen Arslan, Phaselis’te tek tapınağın olmadığını belirterek, “Gerek arkeolojik mimari kalıntılar gerek epigrafik gerekse antik kaynaklar ışığında Athena başta olmak üzere Apollon, Zeus, Helios, Hestia ve Hermes’e adanmış en az 6 tapınak ya da kutsal alanın varlığına işaret ediyor. Bölgenin piskoposluk merkezlerinden olan Phaselis’te 5 tanesi büyük olmak üzere çok sayıda bazilika ve şapel (küçük kilise) yer almaktadır. Bunların dışında çok sayıda henüz tanımlayamadığımız yapı kalıntısı da bulunuyor. Zira şu ana kadar çoğunluğu kent merkezinde olmak üzere Phaselis’in sadece yüzde 10’u ortaya çıkarıldı” dedi.

‘Phaselis’in sadece yüzde 10’u ortaya çıkarıldı’

Maksut TEMİZEL

Kemer’in Tekirova Mahallesi’nde, üç doğal limanı ve bir lagünü bulunan Phaselis kenti, antik çağ Doğu Akdeniz’inde yoğun deniz ticareti ve yetenekli tacirleriyle ön plana çıkıyor. Klasik ve Hellenistik dönemlerle Roma tarihi boyunca antikçağ yazarlarınca da dillendirilen Phaselis'in zenginliğini, agoraları, ticaret merkezleri, su kemerleri, hamamları, tiyatrosu ve tapınakları gibi anıtsal yapılarında görmek mümkün oluyor. Deniz ve doğayla iç içe bulunan antik kenti, her yıl on binlerce yerli ve yabancı turist ziyaret ederken, Phaselis Araştırma Ekibi, Phaselis’in gün yüzüne çıkarılması için çalışmalarına devam ediyor.

Kazı Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, Proje Başkan Yardımcısı ve Akdeniz Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihal Tüner Önen ile Erciyes Üniversitesi’nden Arkeolog mimar Dr. Leyla Kaderli, gazetemize devam eden çalışmalar hakkında bilgilendirmede bulundu.

DOĞU AKDENİZ’İN BAŞTA GELEN TİCARET MERKEZLERİNDEN BİRİ

Phaselis Antik Kenti’nde 12 yıl süren yüzey araştırmalarının ardından son 4 yıldır kazı çalışmaları yürüttüklerini belirten Prof. Dr. Murat Arslan, Phaselis’in Atina'dan sonra hem siyasi hem kültürel hem de ticari anlamda Doğu Akdeniz özelinde zengin ve başta gelen ticaret merkezlerinden biri olarak ön plana çıktığını ifade etti. Arslan ayrıca, “Genellikle zeytin, şarap ve parfüm üretimiyle ön planda olan kent tüccarları, Akdeniz'in her köşesinden Karadeniz'e kadar gidip ticaret yapıyorlardı. Bundan dolayı da Akdeniz'in sahil kentlerine baktığımızda en zengin yerleşimler bu alanlardan çıkıyor. Siyasi anlamda da İskender ve Pompeius gibi dönemin bütün önemli kişilikleri ve birçok Roma İmparatoru Phaselis’i ziyaret ediyor hem edebi kaynaklar hem de yazıtlar bu konularda bilgi veriyor. Mesela kentte Domitianus ve Hadrianus’a ithaf edilen agoralar da inşa edilmiş. Antikçağın siyasi ve kültürel anlamda da en önde gelen kentlerinden biri olan Phaselis’i gerek Akdeniz gerek Hellas coğrafyasında gerekse adalarda bilmeyen kimseler yok” dedi.

TAPINAĞIN HELİOS'A ADANMIŞ OLMA İHTİMALİ VAR

Kentte devam eden çalışmalarda ağırlıklı olarak sağlamlaştırma ve koruma önlemleri aldıklarını bildiren Prof. Dr. Arslan, tapınak kısmında ise kazı faaliyetleri yürüttüklerini söyledi. Arslan, sözlerine şöyle devam etti: “Geç Klasik ve Hellenistik Dönem’e tarihlendirilen tapınak kentin en görülen lokalizasyonunda, isodomik stilde inşa edilmiş bir terasın üzerinde doğu batı doğrultusunda konumlandırılmıştır. Tapınağın kime adandığı henüz tespit edilememekle birlikte, Helios'a adanmış olma ihtimali üzerinde durulmaktadır. Mimari özellikleri ve arkeolojik materyal kültür kalıntıları ışığında yapı bölgenin en erken tapınaklarından biri olma özelliğiyle ön plana çıkıyor. Bu alanda Phaselis kazı başkanlığı olarak bakanlığın verdiği yardımlarla birlikte bu tapınağı ortaya çıkartmaya çalışıyoruz. Antikçağ’da tapınaklar önce dıştan başlanır ve içe doğru inşa edilirdi. Biz de kazarken, dıştan başladık, içe doğru kazıyoruz. Kazı çalışmalarını yaparken diğer taraftan da bunların planlarını çıkartıyoruz, belgelemelerini yapıyoruz, projelerini çiziyoruz, konservasyon önerilerini bir araya getiriyoruz. Daha sonra ise anastylosis yöntemiyle yani taşı alıp tekrar aynı yerine koyuyoruz.

EN AZ 6 TAPINAK VAR

Phaselis’te tek tapınağın olmadığını belirten Arslan, “Gerek arkeolojik mimari kalıntılar gerek epigrafik gerekse antik kaynaklar ışığında Athena başta olmak üzere Apollon, Zeus, Helios, Hestia ve Hermes’e adanmış en az 6 tapınak ya da kutsal alanın varlığına işaret etmektedir. Akropolis’te kazı çalışmalarına başlamadık. Kentin Erken Hristiyanlık dönemi de oldukça önemli. Bölgenin piskoposluk merkezlerinden olan Phaselis’te 5 tanesi büyük olmak üzere çok sayıda bazilika ve şapel (küçük kilise) yer almaktadır. Bunların dışında çok sayıda henüz tanımlayamadığımız yapı kalıntısı bulunmaktadır. Zira şu ana kadar çoğunluğu kent merkezinde olmak üzere Phaselis’in sadece yüzde 10’u ortaya çıkarılmıştır. Biz Phaselis kazı başkanlığı olarak bakanlığımızın desteğiyle Phaselis’in kültürel miras kalıntılarını sürdürülebilir koruma çalışmaları ışığında belgeleme, onarma, sağlamlaştırma ve sergileme çalışmaları yaparak toplumsal fayda sağlamaya çalışıyoruz” dedi.

15 FARKLI ALANDA DİSİPLİNLERARASI/MULTİDİSİPLİNER ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜYORUZ

Phaselis Araştırma Ekibi içerisinde 15 farklı disipline ait uzmanlarla çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Prof. Dr. Arslan, “Arkeolog, sanat tarihçi, epigraf, nümismat, seramolog, mimar, antropolog, zoolog, topograf, coğrafyacı, jeomorfolog, restoratör gibi planlarını çıkartan, belgeleyen, dijital belgelemelerini yapanlar, mimari çizimlerini yapanlar, restore ve konserve edenler de aynı anda kendi uzmanlık alanlarında çalışmalar yürütmektedirler. Gün yüzüne çıkartılan yazıtları epigraflar çalışıyor, seramikleri ise seramologlar, heykeller için plastik sanat uzmanları devreye giriyor. Aynı zamanda kazı ve yüzey araştırmalarından elde edilen bütün veriler gerek raporlar gerek makaleler gerekse kitap ve bilimsel tezler Phaselis internet sitesinde yayımlanarak yerli ve yabancı akademisyenlerin ve ilgili kişilerin bilgisine sunuluyor. İnternet sitesinde (www.phaselis.org, journal.phaselis.org) bunların her biri açık erişimli olup isteyen herkes tarafından ulaşılabilir durumda” diye konuştu.

HADRİANUS KAPISI

Kazılar sonucunda ele geçen materyal ve kültür kalıntılarının uzmanlar tarafından onarıldığını söyleyen Prof. Dr. Arslan, “Onarım yaparken konu mimari olduğunda dışarıdan çok fazla taş eklemiyoruz, daha çok bulduğumuz taşı ortaya koyup aynı şekilde onarma yönüne gidiyoruz. Bunu yaparken eğer ağır bir yük taşıyacaksa ya da üzerine çok fazla yük binecekse ona göre bunların onarımları yapılıyor. Çünkü bazı taşlar zaman, insan tahribatı ya da doğal koşullarla yıpranıyor ve çözülüyor. Yani taşıyıcı ömürleri biten taşa müdahale edilip o orijinal (in situ) yerine konulduktan sonra onun üzerine diğer yapı elemanları inşa edilebiliyor. Phaselis’te şu ana kadar bu şekilde sağlamlaştırdığımız tek bir taş var, o da Güney Liman girişindeki Hadrianus Kapısı’na ait yazıtlı arşitrav bloğunun ortasındaki taşıyıcı blok. Yedi parçaydı. Onun üzerine de iki sıra (friz ile geison/sima) geldi. Yazıtın ortası kırıktı, diğer kırık parçaları bulduk ve yedi parçayı birleştirdik. Böylelikle diğer alanları da sağlamlaştırdık” dedi.

AdminAdmin