SİYASET
Giriş Tarihi : 24-07-2023 02:10   Güncelleme : 24-07-2023 02:21

Başkan Tütüncü: ‘Antalya her şeyin en güzelini hak ediyor. Biz hazırız’

Göreve geldiği 2009 yılından bugüne yaptığı başarılı çalışmalarla Kepez’i Antalya’nın merkezinde adeta yeni bir şehre dönüştüren Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, “Kepez’deki bu başarı hikayemizi bütün Antalya'ya en güzel şekilde gösterelim. Çünkü bu şehir bunu hak ediyor. Biz Hazırız” dedi.

Başkan Tütüncü: ‘Antalya her şeyin en güzelini hak ediyor. Biz hazırız’

Şüheda PARTAL

Göreve geldiği 2009 yılından bugüne Kepez’i gece kondu görünümünden modern bir görünüme kavuşturan Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Antalya’nın merkezinde adeta yeni bir şehir oluşturan Hakan Tütüncü’nün başkanlığındaki Kepez, sosyal tesisleri ile eğitimden bilime, sağlıktan spora kadar birçok alandaki hizmetleriyle Türkiye genelinde marka haline geldi.

KEPEZ SON DERECE ÖNEMLİ BİR ŞEHİR HALİNE GELDİ

Gazetemizin İmtiyaz Sahibi Ahmet Duran Yenigün’ün ziyaret ettiği Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, gazetemize özel açıklamalarda bulundu. 2009 yılında göreve gelmesinin ardından mülkiyet sorunlarıyla boğuşan, ekonomik darlıklarla mücadele etmek zorunda olan, tapu sorunlarıyla baş etmeye çalışan, sosyal alan ve sosyal donatı eksiklikleri sebebiyle en temel ihtiyaçları bile karşılayamayan Kepez’i Antalya'nın en güçlü sosyal tesisleriyle son derece önemli bir şehir merkezi haline getirdiklerini ifade eden Başkan Tütüncü, “Üç dönem boyunca çok önemli işler yaptık. 2009’da göreve geldiğimizde Kepez ne haldeydi bugün ne halde. 2009 yılında mülkiyet sorunlarıyla boğuşan ve en temel ihtiyaçları bile karşılayamayan bir Kepez vardı. Ama bugün geldiğimiz noktada Kepez, o mülkiyet problemlerini artık arkada bırakmış, kamu ve özel sektörün yatırım yapma noktasında gözdesi olmuş, Antalya'nın en güçlü ve Türkiye’de örnek gösterilen sosyal tesisleriyle son derece önemli bir şehir haline geldi. 2009’da göreve geldiğimizde imar ve mülkiyet sorunlarını tamamıyla çözeceğimizi söylemiştik. Şimdi geldiğimiz noktada bir iki nokta hariç Kepez’in bütün mülkiyet ve tapu sorunları çözülmüş durumda. Bunların hepsini ekibimiz ile çözmeyi başardık. 50 binden fazla tapu verdik, 90 binden fazla gecekondu kaldırdık. Bunlar şehirciliğe ilişkin yaptığımız en önemli çalışmalar. Bizim 68 mahallemiz var. 68 mahallemizin 50’sinde revizyon imar planları yaptık” dedi.

TÜRKİYE’DEKİ BELEDİYELER ARASINDA EN ZENGİN BELEDİYE BİZİZ

Türkiye’deki TÜBİTAK iş birliği ile kurulan 10 bilim merkezinden Kepez Dokumapark’taki Antalya Bilim Merkezi’nin Türkiye’nin en büyük ve en kapsamlı bilim merkezi olduğuna değinen Başkan Tütüncü, Dokumapark’ın en önemli projelerinden bir tanesi olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:

“Dokumapark kamunun elinden çıkma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Hukuki problemlerini çözdük. Antalya'nın ilk endüstriyel mirası olarak tanımladık zihnimizde ve orayı bir kent park halinde projelendirdik. Geldiğimiz noktada da TÜBİTAK işbirliği ile Türkiye'nin en büyük bilim merkezi olan, 13 tane müzesi, 3 tane kütüphanesi, botanik bahçeleri, serbest piknik alanları, sanat galerileri ile harikulade bir günü birlik tesis ve kültür sanat adası haline getirdik. En önemli projemiz başlı başına budur. Bundan sonraki önemli projelerimiz tabi kültür sanat merkezlerimiz. Diğer taraftan 21 kütüphane kurduk ve Türkiye'deki belediyeler arasında büyük şehirlerde dahil kitap koleksiyonu en zengin olan belediye biziz. 21 kütüphanenin içerisinde gençler çok büyük bir mutlulukla derslerine çalışıyorlar, araştırma yapıyorlar, kitap okuyorlar. Sağlıkta önemli bir merkez haline geldi Kepez. Nasıl önemli bir merkez haline geldi? Sağlık noktasında Kepez’in göreve geldiğimizde bir tane kamu tesisi vardı. O da çevre yolunun üzerindeki Sema Yazar’dı. Bugün Kepez’in 11’i kamuya yönelik 15 büyük sağlık tesisi var. Yıllar içerisinde özel sektörün girişimiyle kurulan 5 hastane var ve şehir hastaneleri de bu piramidin en yükseğinde. Bunun yanında 150’den de fazla okul yaptık. Bunlar çok kıymetli.”

BİZİM İÇİN BELEDİYECİLİĞİN NE BAŞI NE DE SONU VAR

2009 yılından bu yana 3,5 milyon metrekare yeni yeşil alanı Kepez’e kazandırdıklarını belirten Başkan Tütüncü, “200’e yakın mahalle parkı varken şu an bu sayı 700’e çıktı. 6 tane temalı park kurduk. O parkların içerisini her geçen gün daha da geliştiriyoruz. Yani bizim için belediyeciliğin ne başı ne de sonu var. Yaptığımız çalışmaların içerisinde yeni yeni şeyler aklımıza geliyor. Belediyecilik biraz böyle bir şey, çağrışımlarınızın güçlü olması lazım. Farklı yerlerden ilhamlar alacaksınız ve bunu bir ürüne dönüştüreceksiniz. 2015 yılında arkadaşlarıma ‘bir tane Murat 124 alıp Dokuma’da sergileyelim, daha sonra da bir Murat 131 alırız’ dedim. Amacımız Türkiye'nin otomobil tarihini o parka gelen insanlara anlatmak ve orada hoş bir görüntü oluşturmak. Bu otomobili aldık ve otomobile gösterilen ilgi zamanla farklı bir noktaya doğru ilerledi. Biz de aslında toplumun bu ilgisinden kaynaklı olarak bir araba müzesi yapabileceğimizi düşündük ve şimdi bir araba müzemiz oldu. Bakın çok önemli bir nokta. Şu an Ankara, İstanbul, İzmir dışında bir de Bursa var ve hepsi de bizden daha büyük iller. Bu illerin dışında otomobil müzesi olan belki de tek şehiriz. Şimdi Antalya'ya güzel bir otomobil müzesi yakışmaz mı? Antalya'ya gelen misafirlerimiz için onu Dokuma’da yaptık” dedi.

130 BİN KİTAPLA ANTALYA'NIN EN BÜYÜĞÜ

Dokumapark içerisinde yer alan ve eski Dokuma Fabrikasına enerji sağlayan trafo binasının restore edilerek oluşturulan Cemil Meriç Kütüphanesi'nin de yıl boyunca 500 bin gence hizmet verdiğini ifade eden Tütüncü, “Burası yıkılmaya yüz tutmuş bir fabrikanın trafo binasıydı. Dediler ki; ‘burayı yıkalım, yeşil alan biraz daha artsın.’ 250 dönüm alandaki 500 metrekarelik bir yapı yıkılsa ne olur? yıkılmasa ne olur? Fabrika 365 gün 24 saat açık çalışmış, 70 muhtırası olmuş çalışmış, 80 darbesi olmuş çalışmış, fabrika kapanmamış, afetler olmuş, fabrika üretimi durdurmadan çalışmış. Yani orada yılın 365 günü 24 saat çalışan bir fabrikaya enerji sağlamış. Günümüzün gücü ne dedik? Bilgi… Bilgi 365 gün 24 saat gençlere katkı sağlayacak. Şehri bilginin ışığı ile aydınlatacak bir kütüphane kuramaz mıyız? Bazıları ‘Kurarız ama kimse gelmez.’ dedi. O kimse gelmez dedikleri kütüphaneyi Türkiye'nin en zengin kütüphanelerinden birini yaptık. Halk kütüphanesinden öte bir araştırma kütüphanesi haline geldi. Kepez’in ilk kütüphanesidir orası ve 130 bin kitapla Antalya'nın en büyüğü oldu. Türkiye'nin de en büyüklerinden birisi oldu ve bir yıl boyunca tam 500 bin genç gelip orada çalıştı, okudu, yazdı. Yönlendirmek çok önemli. Yani ben üniversite sınavına çalıştığım zamanlarda telefonun, internetin ve bilgisayarın olmadığı bir evdeydim. Bir odada televizyon olduğu bir yerdeydik. Ama şimdi geldiğimiz noktada her şey değişti. Bir genç evinde masanın başına oturduğu zaman telefonla oynayası geliyor, televizyondaki diziyi kaçırmayası geliyor, işte bilgisayarla bir şeyler yapması gerekiyor. Bütün bunları bir kenara bırakıp kendini disiplin edebileceği tek mekanın kütüphaneler olduğunu fark ettik ve 21 kütüphanenin hikayesi böyle ortaya çıktı. Laf olsun diye iş yapmadık. Ben şehrin bir tane mükemmel kütüphaneye ihtiyacı olduğunu düşünüyordum. Fabrikanın o köhne trafo binasının da bu iş için biçilmiş bir kaftan olacağına inanıyordum. Sosyal medyadan ‘Burası çok dolu. Yenisini istiyoruz başkan’ diyorlar. O zaman ona kulak vermek lazım. ‘21 Kütüphane dolumu olur?’ diyorlar. Günün istediğiniz saatinde istediğiniz bir kütüphaneye uğrayabilirsiniz ve hepsinin dolu olduğunu göreceksiniz. Belediyecilik başı da sonu da olmayan bir yer. Çok pratik yöntemlerle çok işe yarayacak, topluma fayda olarak geri dönecek işler yapmak mümkün ve biz bunların ne olduğunu biliyoruz. Belediyecilik aslında böyle bir bakış açısı geliştirebilme işidir. Ondan sonrası da çalışacaksın, gayret edeceksin ama, bir de iyi bir kadronun olması lazım. Kepez’de ben bunları iyi bir ekibim olmasa yapabilir miydim? Yapamazdım” şeklinde konuştu.

HAYATIN HER ALANINDA MÜTHİŞ PROJELER ÜRETTİK

Kepez’de eğitim, sağlık, sosyal alan olmak üzere hayatın her alanında birçok projeye imza attıklarından söz eden Başkan Tütüncü, “Yüzme havuzundan meslek edindirme kurslarına, tarımsal farkındalık projelerinden orman ve zeytin çiftliklerine, halk ekmek üretiminden glütensiz ekmek üretimine kadar birçok noktada çalışmalarımız var. Atıl vaziyetteki kamuya ait arazilerin değerlendirilmesi ile birlikte aslında tarıma bir farkındalık kazandırdık ve oradan elde ettiğimiz hububatla ihtiyaç sahiplerine ekmek yaptırdık. Her yıl bir milyon civarında da ekmek veriyoruz. Belediye sağlık merkezimiz adeta bir özel hastane. Ozon tedavisine varana kadar 23 ayrı branşta hizmet veriyor. Yardıma ihtiyacım olursa belediye kapımızda. Hasta nakil ambulansı ve engelli taksi ihtiyacı olursa bunların hepsi bizde. Çocuklarımız için harikulade bilim sanat merkezlerimiz var. Çok iyi bir piyanist olabilecek bir çocuğunuz varsa müthiş imkanlar sunuyoruz. Çocuğunuzun iyi bir sporcu olduğunu olabileceğini düşünüyorsanız onun hayallerini gerçekleştirecek bütün imkanları biz belediye olarak vatandaşlarımıza sunuyoruz. Bununla beraber eğitim alanında, sağlık alanında, sosyal alanda hayatın her alanında müthiş projeler ürettik ve insanlarımız bunlardan mutlu. Bin kilometreden fazla yeni yol açtık. Şehrimize yeni ulaşım ağları ekledik. Mesela Korkuteli Kavşağı ile Varsak’ı birbirine bağladık. Şehir hastanesi ile şehri 6 farklı arterle birbirine bağladık. Dördüncü şehir girişi ekledik. Yani şunu söylemeye çalışıyorum: hayatın hangi alanında ne düşünürseniz düşünün. En iyi kütüphaneden, en iyi müzik okullarına kadar Antalya'nın ilk yüzme havuzunu bile Kepez ilçesine biz kazandırdık” diye konuştu.

BU ŞEHİR BAZI ZORLUKLARI YAŞAMAK ZORUNDA DEĞİL

Kepez’de yaptıkları çalışmaların Antalya'nın tüm ilçelerinde de yapılmasını istediklerini belirten Başkan Hakan Tütüncü, sözlerine şöyle devam etti:

“Göreve geldiğimizde Kepez’in nüfusu 350 binler seviyesindeydi, şu an 700 binin üzerine çıktı. Yani bir kat daha büyüttük. 2009’la mukayese edilemeyecek kadar gelişmiş bir Kepez görüyoruz. Benim gönlüm şunu çok istiyor ve her yerde açık ve net söylüyorum; Burada biz bir ilçe imkanlarıyla bunları yaptık ama her ilçede ilçenin kendi imkanlarıyla bu çalışmalar yapılabilir. Biz Kepez’de yaptığımız çalışmaları Antalya'nın bütün ilçelerinde yapılmasını istiyoruz. Gönlümüz bunu arzu ediyor. Bizim insanımız buna layık diye düşünüyoruz. Bu şehir buna layık diye düşünüyoruz. İçinde bulunduğumuz ortam, şehir ve şartlar aslında gelecek kuşaklardan bize bir mirastır, onlara doğru düzgün bırakmamız lazım. Bizden öncekilerden emanet alırız, bizden sonrakilere miras bırakırız. O bakımdan gelecek kuşaklarımızın bu hizmetleri hak ettiğini düşünüyorum. Dolayısıyla da bunun için aslında bizim çıktığımız yol aslında Antalya'yı bu hizmetlerle buluşturmak. Yani Gazipaşa'dan Kaş’a kadar Kepez’deki bu değişim ve dönüşümün buralarda da en güzel şekilde hissedilmesi. Biz belediye başkanı olduğumuz günden itibaren ortaya koyduğumuz performansla birçok ödül aldık. Avrupa Konseyi'nden de ödül aldık, değişik uluslararası organizasyonlardan da ödül aldık, yerel ve genel organizasyonlardan da ödül aldık. Ama bana Belediye başkanlığında en büyük ödülü bir çalışanımızın kızı verdi. Tıp fakültesini kazanmış bir gün yanıma geldi ve ‘Başkanım birçok şey yaptınız ama, yaptığınız en büyük şey bu şehrin insanlarına özgüven vermeniz. Siz belediye başkanı olduğunuzda ben ortaokul öğrencisiydim ve benim babam Kepez Belediyesi’nde çalışıyor demeye utanırdım. Ama şimdi her yerde göğsümü gere gere söylüyorum ki ben Kepezliyim ve Kepez’de yaşıyorum. Bu özgüveni bize siz verdiniz’ dedi. Sonra düşündüm ve bu benim aldığım en büyük ödül diye düşündüm. Dolayısıyla bir şehre emek verdiğiniz zaman ve bir yol yürüdüğünüz zaman bu yürüdüğünüz yolun aslında bir kentlilik bilinci olarak bölgeye duyduğu ilgiyi, muhabbeti, sevgiyi, derinleştirme noktasında ne kadar önemli bir etkiye sahip olduğunu gördüm ve bundan dolayı da çok mutlu oldum. Şimdi de diyorum ki; Kepez’deki bu başarı hikayemizi bütün Antalya'ya en güzel şekilde gösterelim. Çünkü Antalya bunu hak ediyor. Bu şehir bunu hak ediyor. Bu şehir bazı zorlukları, bazı güçlükleri yaşamak zorunda değil ve çok daha güzel bir şehri insanımıza hep birlikte hep beraber armağan edelim istiyoruz.”

KALPLERİ BİRLEŞTİRMEK GİBİ BİR SORUMLULUĞUMUZ VAR

15 yıllık bir belediyecilik deneyiminin küçümsenecek bir deneyim olmadığına değinen Başkan Tütüncü, “Bu memlekette bir lisans eğitiminin bile 4 yılda verildiği bir gerçek. 4 yıl önce üniversiteye başlarken girdiğiniz meslekle ilgili hiçbir şeye sahip değilsiniz, ama 4 yılın sonunda size bir lisans belgesi veriyorlar ve diyorlar ki bu işin uzmanı bu. Böyle bir ortamda 15 yıl boyunca ve bir de her gün 16-18 saat mesai yapıyoruz. O yüzden belediyecilik konusunda bu deneyimlerin önemli olduğunu düşünüyorum. Bizim kalpleri birleştirme gibi bir sorumluluğumuz var. Ben toplumda en çok buna dikkat ettim. Ben bugüne kadar hiç kimseye sormadım sen hangi partidensin, hangi düşüncedensin, hangi inançtansın diye… Yani insanı insandan ayıramam, bu bizden diye kayıramam. Dolayısıyla bu kapıdan giren herkesin burada öncelikli olduğunu hissettirmeye çalıştık. Kalplerin sevgiyle birleşebileceğini düşündük. Sevgiyi mayalamaya gayret ettik. Bunun da şehir yönetiminde çok önemli olduğunu düşünüyorum. Biz herkesin huzur ve mutluluk içerisinde çalışabileceği, yaşayabileceği, var olabileceği hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir kenti meydana getirmek zorundayız. Her yere dokunmak bunun için çok önemli. Kepez’de 81 ilden hemşerilerimiz bulunmakta ve bunların biraraya gelmeleri farklı bir sosyolojiyi doğuruyor şehirde. Bütün bunlarla birlikte onlarla aynı dili konuşmaya gayret etmek ve aynı hissiyatı paylaşabileceğimiz noktalarda buluşmak gerçekten çok kıymetli bizim için. İnşallah bunu da Antalya'nın bütün ilçelerinde en güzel şekliyle ortaya koyacağız” dedi.

DENİZ, KUM, GÜNEŞ ÜÇGENİNDE DÖNÜP DURAN BİR YAKLAŞIM VAR

Antalya’da deniz, kum, güneş üçgeninde dönüp duran bir yaklaşım sergilendiğine dikkat çeken Başkan Tütüncü, “Antalya'nın her ilçesinin birbirinden özel ve güzel insanları var. Hepsinin kalpleri sevgi dolu, Akdeniz kadar derin ve meltem rüzgarları kadar yumuşak gönülleri var. Dolayısıyla bunlar bizim için çok kıymetli. Her ilçemizin kendine göre potansiyelleri var. Örneğin bazı yerlerde kış sporlarına yönelik birtakım etkinlikler yapılabilecekken, bazı yerlerde çok derin bir tarih var, ama o derin tarih çok hissedilmemiş ya da ön plana çıkarılmamış. Deniz, kum, güneş üçgeninde dönüp duran bir yaklaşım var. Bazı yerlerde tarım çok güçlü, ama çok daha basit dokunuşlarla küçük dokunuşlarla o tarımsal girdileri arttırabilecek bir yanımız var. Bazı yerlerde tarıma dayalı sanayiyi geliştirebilecek bir potansiyelimiz var ama bunların üzerinde durulmamış. Biz bütün bunların üzerine bilimin ve aklın yol göstericiliğinde, hep birlikte kolektif bir bilinçle sadece ve sadece şehir paydasında birleşerek adımlar atabilirsek bütün ilçelerimizi bir kat daha büyütebilecek potansiyele sahip olduğumuzu gördüm. İnsanımızın bütün yüce gönüllülüğü ile bu idealleri paylaştığını hissettim. Bu da çok büyük bir artı. Dolayısıyla un var, yağ var, şeker var ve çok lezzetli bir helvayı ortaya da hep birlikte koyacağız diye düşünüyorum” diye konuştu.

ANTALYA'NIN KANGREN OLMUŞ EN ÖNEMLİ PROBLEMİ ULAŞIM

Antalya'nın en önemli sorunlarından birinin de ulaşım olduğuna değinen Başkan Tütüncü, “Biz hani hangi projeleri ortaya koyacağımızı, ne tip çalışmaları gerçekleştireceğimizi çok geniş bir uzmanlar heyeti halinde çalışıyoruz. Değişik çalışma gruplarımız var. O çalışma gruplarımızda en güzel şekilde şu an çalışmalarını sürdürüyorlar. Biz bu çalışmaları uzun yıllara dayalı olarak zaten yapıyoruz ve altyapısını hazırlıyoruz. Üreten bir Antalya için ne yapılabilir? Tarımda yerel ekonomilerin kalkındırılması konusunda hangi dokunuşları yapmalıyız? Bilgi, bilişim, teknoloji, inovasyon bunlarla ilgili çok önemli adımlar atıyor modern dünya ve ülkemizde de bunun çok güzel örnekleri var. Merkezi iktidarın yerele sağladığı imkanlar var. O imkanların üzerine nasıl bir bakış açısı geliştirip bunlarla ilgili neler yapabiliriz? Tabi Antalya'nın kangren olmuş en önemli problemi ulaşım… Ulaşımla alakalı da ayrı bir uzman ekibimizle birlikte uzunca bir süredir çalışıyoruz, toplu ulaşımın iyileştirilmesi, şehir içi trafiğin rahatlatılması, yeni yol ağlarının açılması gibi. Biz uzunca bir süredir bu konularla ilgili çalışıyoruz ve hepsi hazır” dedi.

HER İLGİ VE SEVGİ DUYAN BU İŞİ YAPAMAZ

Belediye başkanlarının mümkün olduğunca genç yaşta görev üstlenmelerinin son derece yerinde ve doğru bir hareket olduğunu ifade eden Başkan Tütüncü, “Ben geriye dönük 15 yılımı değerlendirdiğimde bunu görüyorum. Ama burada benim özelimde bir fark vardı. O da şu; ben Antalya'ya belediye başkanı olmayı henüz 7’inci sınıf öğrencisiyken, yani 12-13 yaşlarındayken kafama yerleştirmiştim. Hatta hangi üniversitenin hangi fakültesine gideceğime bile yön veren benim o hedefim olmuştu. Dünyanın neresinde neler yapılıyor, Türkiye'de neler yapılıyor? Örnek belediye başkanları ve örnek şehirleri izlemem belediye başkanlığından önceye dayanıyor. Dolayısıyla genç yaşta belediye başkanı olmanın müthiş bir enerjik yapısının olduğunu görüyorum. Elbette ki bunlar sevgiyle olur ama, bu işe her ilgi ve her sevgi duyan bunu yapamaz. Çünkü enerji yetmediği zaman bu bir sıkıntı. Gençlerin enerjilerinin müthiş olduğunu düşünüyorum, çünkü biliyorum, hissettim, tecrübe ettim bu konularda” diye konuştu.

18 SAAT ARALIKSIZ ÇALIŞABİLMEK DEĞİŞİK BİR ŞEY

Yorgunluk nedir bilmeden 17-18 saat aralıksız çalışabilmenin değişik bir şey olduğunu belirten Tütüncü, sözlerine şöyle devam etti:

“Sabah 8-9’da mesaiye başladınız. Akşam saat 15-16’ya kadar çalışıyorsunuz. Sıcak bir taraftan işte projelere gitmişsiniz. Mühendisler gelmiş, size raporlar sunmuşlar. Birçok bilgi akışı oluyor, can sıkıcı şeyler olmuş, randevuları kabul etmişsiniz falan filan… Yani hep güzel şeyler olmuyor buralarda. Çok can sıkıcı işler de oluyor. Yani yaşamın ta kendisi burası ve sonra birisi geliyor ‘Allah razı olsun, şu hizmetinden faydalandım’, biri ‘Allah ayağına taş değmesin’ diyor ya o ayrı bir şey, sanki doping alır da bir sporcu kendini çok daha güçlü hisseder ya bizde öyle hissediyoruz. Yani dengemiz vardır kendi içimizde, ama en büyük enerji bu oluyor. Mesela birisi telefon etti dua ediyor, ağzına ne geliyorsa hayır dua noktasında… en sonunda bitti mi dedim bitti. Sonra dedim ki biz bu kadar hizmet ettik ama sen hangisi için dua ediyorsun. ‘Şu hasta yakınları konuk evi yok mu? Konya'dan geldim, ameliyat olacaktım, burada kimseciklerim yoktu, bana 15 gün boyunca burada çiçek gibi baktılar. Ben bugün gidiyorum, giderken de sana teşekkür etmeden gitmek istemedim’ dedi. Ne kadar büyük bir dua… telefonu kapattım, o kadar mutlu oldum ki bugünün bütün yorgunluğu gitti. Belediye başkanının belediyedeki mesaisi çoğu zaman 12’lerde bitiyor. Şimdi ben sizinle konuşurken muhtemelen bana birçok çağrı ve mesaj geldi. Sizden sonra bir başkasıyla konuşacağım. Sonra esnaf ziyaretlerim olacak. Akşam da buraya geliyorum, beni kimler aramış, kimler bana mesaj yazmış onlara bakıp hepsine tek tek ulaşıyorum ve dertlerini dinliyorum. Yani sözün özü işin başındaki insan, ekibi çalıştırmayı bilirse, kadroyu motive etmeyi bilirse, bir de doğru ve düzgün adamlarla yürürse başarılı olur. Benim ekibim doğru olmasın, düzgün olmasın, dürüst olmasın, samimi olmasın neye yarar. Zorlama ile bir şey olmuyor yani. Dolayısıyla biz güzel bir ekip çalışmasını burada yakaladık. Bu başarının kaynağı yoksa bir kişi ne yapsın? Ekibim, kadrom, zihnimde projelerim ve çalışmaya enerjim yoksa başarı da olmaz. Bunların hepsini birleştirince ancak başarı oluyor.”

KEPEZ’DE OLAN ENERJİ BÜYÜKŞEHİR DE YOK MU?

“Hizmet üretenler asla mazeretleri konuşmazlar” diyen Başkan Hakan Tütüncü, “Kepez’de ortaya çıkardığımız bu başarıları biz buranın imkanlarıyla yaptık. Yani kaynak, imkan, potansiyel ve enerji yerelin ta kendisiydi. Her yerde enerji var, her yerde potansiyel var. Burada Kepez’de olan enerji büyükşehir de yok mu? Çok daha fazlası var. Hizmet üretenler asla mazeretleri konuşmazlar ve asla olumsuz bir cümle kurmazlar. Çünkü bilirler ki toplumun önünde gidenler ağzından çıkacak olan her cümle çok önemlidir. Mazeret üretenler umutsuzluğu büyüten cümleler kurarlar genellikle ve mazeretlerin arkasına sığınırlar. O zaman biri de çıkar şunu sorar: ‘Sen buraya talip olurken bunları bilmiyor muydun? Bunları düşünmedin mi?’ diye. Ben 15 yıldır hiç ağzımı açıp da bunu konuşmamışımdır. Ben göreve geldiğimde belediyenin gerçekleşen bütçesinin yüzde 50’si kadar borcu vardı, çok büyük bir rakam ve biz bunu 14 ayda yok etmeyi başardık Kepez’de. ‘Borçlu bir belediyeyiz’ asla demedim, ‘enkaz devraldım’ asla demedim… Halbuki diyebilirdim. Ama vatandaş ve yönettiğimiz şehir bunları duymak istemiyor bizden. O zaman dönerler ‘Bilmiyor muydun? Almasaydın?’ diye sorarlar” şeklinde konuştu.

BİZ HAZIRIZ

Kepez’de yaptıkları çalışmalarla güzel bir pratik yaptıklarını belirten Başkan Tütüncü, “Ortaya koyduğumuz başarılarda meydanda ve bütün bunları da herhangi bir mazeretin arkasına sığınarak değil, millete inanarak, memlekete inanarak ve devletimize güvenerek yolumuza çıktık. İktidarın belediyesiyiz diye bize bir kuruş daha fazla gelmiyor. Değir belediyelere ne geliyorsa bize de o geliyor. Peki iş nerede? İş burada bitiyor, Kepez de bitiyor. Kepez’e çok benzeyen bir başka ilçeye bakın. Nüfus olarak, yapı olarak, mahalle sayısı olarak bir başka belediyeyi alın, Kepez’de kaç kişi çalışıyor buna bir bakın, onlarda ne kadar personel çalışıyor ona bir bakın. Hatta muhalefet partilerinden birisinin ilçe heyeti benim ikinci belediye başkanlığı yılımda bir ziyarete geldiler ve dediler ki; ‘kaynağı çok merak ediyoruz, kaynak ne?’ Tasarruf dedim. Bir defa kamunun kaynakları çok yetersiz değil. Belediye başkanı olmadan önce de kaynağın yetersiz olduğuna inananlardandım. Ama belediye başkanı olduktan sonra şunu gördüm, ihtiyaçlar çok, imkanlar ihtiyaçlara nispetle daha sınırlı amma velakin bu kaynaklar az değil, az buz kaynaklar değil. Dolayısıyla bu kaynaklarla çok şeylerin yapılabileceğini biz Kepez’de gösterdik” dedi.

AdminAdmin