https://www.kemergozcu.com/files/uploads/user/42d80d796b6cedd222371f7a49ab57a3-b267b40331d598d3a0ac.jpg
Ali Rıza DÖLKELEŞ

Başarılı olmak…

02-07-2023 20:14

“Başarıya Giden Yol”

Öncelikli olarak başarının yolu her işte ve meslekte olduğu gibi yaptığımız işi kalben, ruhen sevmekten ve o işi yaparken mutlu olmaktan geçer. Mutfak sanatında da böyledir; yaptığımız, icra etmeye çalıştığımız sanatımızı severek ve içtenlikle yapmalıyız.

 

Ne demiş Akil İnsan “Seveceğin bir işi seçersen, yaşamında bir gün bile çalışmamış olursun…”

 

Başarılı bir şef olmak bu sanatı yapan her mutfak gönüllülerinin hedefidir. Bu yolda ise kişi kendinden vermelidir, özverili olmalıdır, araştırmacı olmalıdır, yenilikçi olmalıdır, samimi dürüst olmalıdır, disiplinli, saygılı olmalıdır. Bu meziyetleri bulundurduğunda ve hedefini iyi belirlediğinde ise başarı kaçınılmazdır.

 

Mutfak sanatına kendisini, hayatını adamış, mutfak artık yaşam biçimi olmuş, bu havayı devamlı teneffüs ederek hayatına biçim vermektedir. Burada göz ardı edemeyeceğiz en büyük meziyet ise bu sanatta kişilikli, saygın ve dürüst olmak gerekir. Aşçının hisleri duygu ve düşünceleri kuvvetli olmalı, icra ettiği sanata kendisinden, duygularından yenilikler katmalı. Bu duygu ve yenilikçiliğini barındıramayan kişi asla başarılı, seçkin, saygın bir şef olamaz.

Burada biz şeflere büyük görevler düşmekte, yarınlarda mutfaklarımızı bırakacağımız gençlere destek vermeliyiz, sahip çımalıyız. Bilmeliyiz ki her bir birey yarınlarda Türk Mutfağının birer neferi olacaktır. Biz nasıl yetiştirir isek o kültür ve bilgi ile bizi temsil edeceğini unutmamalıyız.

 

Biliyorum ki çok iyi kaliteli, yenilikçi ve zamanın teknolojisini iyi kullanan okullu gençler geliyor. Bu gençlerimizi de mutfaklarımızda özgüven aşılayarak sahip çıktığımızda yarınlarda Türk Mutfağı adına neler yapacağı ne gibi başarılara imza atacaklarını tahmin edebilirsiniz.

 

Ben öğrencilerime devamlı şunu vurgulamaktayım. Başarılı bir şef olmak istiyorsanız kendinize hedef olarak rol model bulun, sizin için başarılı gördüğünüz kişiyi örnek alarak bu sanatınızda sizin yol göstericiniz olsun, göreceksiniz ki hedeflerinize daha hızlı ulaşacaksınız. Asla bu meslek içerisinde dürüst olun, kişilikli olun, renkli dünyalara kapılmayın ve de kişilikli olun. O zaman saygın ve başarılı etrafı tarafından sevilen sayılan bir şef olursunuz.

 

“Ben Şefim, Ne Mutlu Bana”

Yıldızlı Tesisler peş peşe açıldı ve açılıyor Akdeniz bandında ve Türkiye genelinde; peki bu yıldızlı tesislerde çalışacak yıldızlı şefler var mı? Benim görüşüm var ama ne yazık ki bu yıldızlı şefler gözükmüyor nedenini soracak olursanız o kadar çok amaçsız, hedefsiz, kendinden sonra gelecek gençleri düşünmeyen, yerinde sayan şefler var ki bahsettiğimiz aranan şefler gözükmüyor.

Bu yerinde sayan “Ben şefim, geleceğim en son noktaya geldim, bundan sonrası yok” saplantısında olan, şefleredir bu sitemim. Arkadaşlar Türk Mutfağını ve Türk Mutfak Şeflerini Avrupa normlarına çıkartacak isek kabuğumuzu kırıp açılan yeni tesislerde gözlemlediğimiz değişimi biz kendimizde de yapmalıyız.

 

Eski tapulardan kurtulmalıyız. Mutfağımızda değişim yapmalıyız. “Ben bunu böyle gördüm ustamdan mutfakta bu giyilmez, bu konulmaz, bu renk olmaz” saplantılarını bırakmamız gerekir. Yeni nesil çok iyi geldiğini okullu geldiğini unutmayalım, ben yapacağımı yaptım bizden geçmiş felsefesini bırakalım.

Bu davranışlar tarzlar Avrupalı Şeflerde olmadığını devamlı kendilerini yenilediklerini, çağa ayak uydurduklarını buradan hatırlatmak isterim.

 

Şunu unutmayalım hayat dediğimiz en değerli hazinemiz bizim ona verebildiğimiz kadardır. Aynı yankı gibi ne verir isek onu alırız. Ne olur, Şefler olarak yerimizde saymayalım devamlı bir hedefimiz bir amacımız olsun ve bunu da yetiştirdiğimiz çıraklarımıza öğrencilerimize aşılayalım.

 

Hayat yarışından kopmamak dileği ile. Sevgi ile kalın…

 

“Sevdiğim Sözler’’

Uzaklarda bir köyde, çocuğu dogmadan kocası ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye baslar. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır.

Bir kaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır.

Günler geçer ve kadın bir gün bir kaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır...

Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir.

Gelinciği ve kanlı ağzını görür.

“Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı. Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir. Ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür...”

 

Evet sevgili dostlar:

Einstein'in söylediği rivayet edilen bir söz vardır:
“İnsanlardaki önyargıyı parçalamak benim atomu parçalamamdan çok daha zor”
ÖNYARGININ OLMADIGI!!!
EN GÜZEL GÜNLER SİZLERİN OLSUN

Neler Söylendi?

Hidayet Kızıları

Çok güzel yazı, ben okudum,anladım ve uyguluyorum, ama şefim gerçekten anlayan nesile bizde hasret kaldık, emek olmadan yemek olmaz geleceğimiz çocuklar kolay para pesşinde, çalışmadan para olmaz olanda uçup gider 10 ay önce
itep kursu