6 Şubat 2023… O sabah, sadece şehirler değil, milyonlarca insanın yüreği de enkaz altında kaldı. Saatler, dakikalar birbirine karıştı; zaman dondu. Gözler karanlığa açıldı, kulaklar çığlıklarla doldu. Bir evin ışığı hiç yanmadı, bir annenin fısıltısı duyulmadı, bir çocuğun oyuncağı öylece tozun içinde kaldı.
Bu, sadece bir deprem değildi; binlerce hikâyenin yarım kalışıydı. Çatlayan duvarlar kadar içimiz de çatladı, yıkılan binalar kadar umutlarımız da çöktü. Ama ne tuhaftır ki, enkaz altından gelen her sesle birlikte içimizde bir şeyler yeniden inşa oldu: Bir umut, bir dayanışma, bir direnç…
Evet , O gün, sadece toprak titremedi; insanlık da kendini gösterdi. Bir el, bir başka ele uzandı. Bir kalp, başka bir kalp için attı. Gözyaşları, sadece acı için değil, kurtuluş için de aktı.
Şimdi bizlere düşen, o gün yitirdiklerimizi unutmamak. Adlarını, hikâyelerini, düşlerini… Ve en önemlisi, onların bize bıraktığı dersi: Daha sağlam bir gelecek kurmak, daha güçlü bir toplum olmak, daha çok sarılmak…
Çünkü bazen hayatta kalmak yetmez. Unutmamak, ders almak ve yeniden inşa etmek gerekir.
O gün gidenlere rahmet, kalanlara sabır… Ve hepimize daha güçlü yarınlar.
O gece, saatler durdu. Şehirler karanlığa gömüldü, binlerce can bir anda sessizliğe karıştı. Kimi bir çocuğunu kaybetti, kimi annesini, babasını… Bir günde hayatları değişti insanların. Evler yıkıldı ama en çok içimizde bir şeyler çöktü.
Ama biz biliyoruz ki, yas tutmak yetmez. O acıyı gerçekten anlamanın tek yolu, bir daha yaşanmaması için gerekeni yapmaktır. Çünkü deprem unutmaz. O, biz unuttuğumuzda geri gelir.
Bugün hâlâ bazı evlerde ışıklar yanmıyorsa, hâlâ enkazın izleri kalbimizdeyse, hâlâ kaybettiklerimizin sesi kulaklarımızdaysa… Unutmak olmaz. Onları anmak yetmez. Önlem almak zorundayız.
Velhasıl;
Deprem değil, ihmal öldürür …