RÖPORTAJ
Giriş Tarihi : 17-06-2025 01:52

Kemer’in son ağası: Metin Gül ile dobra dobra bir sohbet

Metin Gül, Kemer’in geçmişine dair çarpıcı anılarını paylaştı. “Ben dobra bir adamım” diyen Gül, siyasetten güreşe uzanan hayatını anlattı. 1986 yılında Kemer Belediyesi'nin kuruluş sürecinde aktif rol alan ve Kemer’in hem sosyal hem siyasal tarihine tanıklık eden 80 yaşındaki Metin Gül, “O günlerin Kemer’i başka bir yerdi. O zamanlar herkes iş yapıyordu. Ama sonra gelenler farklı işler yaptı. Herkesi severim ama çok da yara aldım. Ben kimseyi kandıracak adam değilim, bugüne kadar kimseyi kandırmadım. Ben dobra bir adamım” dedi.

Kemer’in son ağası: Metin Gül ile dobra dobra bir sohbet

Kemer’in en renkli simalarından biri olan Metin Gül, yaşadığı dönemlerin tanığı ve anlatıcısı olarak yıllardır bölgenin siyasi ve sosyal tarihine ışık tutuyor. Dobra tavrı, dobra sözleriyle tanınan Gül ile geçmişten bugüne Kemer’i, siyaseti, dostlukları ve güreş sevdasını konuştuk. Metin Gül, Beycik Mahallesi’ndeki ‘köşküm’ dediği evinde gazetemiz İmtiyaz Sahibi Ahmet Yenigün’ün sorularını yanıtladı:

– Metin abi, sen Kemer’in yaşayan tarihisin desek yanlış olmaz. O eski günleri biraz anlatır mısın bize?

1945 doğumluyum. Çok derdim var benim… 1986 yılında, Kemer’in ilk belediyesi kurulduğunda, Mehmet Emin Minta döneminde belediye encümeni oldum. O zamanlar Emin Gül (Büyük), Ali Nizam, Arif Şeker, Mustafa Bilici ile birlikte çalıştık. Sonra işler değişti, Hüseyin Minta vardı Anavatan döneminde, ben CHP’liyim diye bana oy vermediler. Halbuki ben Hüseyin Minta’ya oy verdim, o bana vermedi. Ahmet çavuştan korkuyordu o tarihlerde görsen neler çektik. Büyük Emin Gül, “Sen ona neden oy verdin?” diye dövecek oldu neredeyse. Ama sevdim, oyumu verdim. O da bana atacak gibiydi ama atmadı, attırmadılar. O günlerin Kemer’i başka bir yerdi.

– O dönemlerin renkli simaları kimlerdi? Kimlerle birlikte vakit geçirirdiniz?

Hasan Şeker’in babası Akif Ağa, Şeker Mustafa, Ahmet Şeker (Şeytan)… Hepsi çok tatlı adamlardı. Kemer’de ben yoksam bir yere gitmezlerdi. Eniştem Hasan Samut, Şahin Bilici (Mustafa Bilici’nin babası) beni çok severdi. 9 tane Alman arkadaşım vardı. Her sene gelirlerdi, içeceklerimizi alır Kındılçeşme’ye gider deniz kenarında muhabbet ederdik. O dönem mark vardı ve herkesin cebine para giriyordu, kazanıyordu. O yıllar Kemer’in en tatlı yıllarıydı.

– Siyasetin seni zaman zaman uzaklaştırdığı oldu mu bazı şeylerden?

Oldu tabi. Dükkanımı sattım, karşı dükkanı 300 bin Mark’a verdim. O parayla yeğenim (Mustafa Gül) seçime gitti. Seçimi kazandık, "Amca para var mı?" dedi. Vardı, 10 bin mark harcamıştık, 20 bin kalmıştı, kaldırdım paşaya verdim. Sonra yağlı güreş oldu, beni ağa yapacaklardı. Ama amaç belliydi: aldıkları parayı bana geri vermemek. Ama ben akıllıyım, ne ağa olurum ne parayı unuturum.

– Paşa’ya destek oldun mu?

Yüzde yüz destek oldum. Paşa (Mustafa Gül) Kemer’de başkan oldu, herkes oyunu ona attı ve herkesin işini gördü. Ama sonra Neşe geldi. Gözümüzle göremedik ama otellerden duyduk ki o turdan bu turdan para topluyorlar. 20 bin, 30 bin… Yakışır mı? Ayıp bir şey bu. Sor bana, bir lokma haram yer miyim? Haram benim kursağımdan geçmez. Ben kimseyi kandıracak adam değilim, bugüne kadar kimseyi kandırmadım. Ben dobra dobra bir adamım.

– Siyaset eskiden daha mı oturaklıydı sence?

Kesinlikle. Şimdi her şey kaygan zeminde. Mustafa Bilici’yle arkadaştık. Bayramlarda, cuma günleri telefon açardı. Başkan yardımcılığı yaptı, sonra ayrıldı. Beni “Metin kovdurttu” diye sildi. Ben kimsenin arkasından iş çevirmem. Paşa'nın yeğeni Nuray vardı, dedim ki paşaya, “Kimseyi ellemeyeceksin, herkes seninle çalışacak.” Başta çalıştı ama sonradan o da götürücü çıktı. Ne diyeyim? Allah kimsenin kursağına haram lokma koymasın.

– Şimdi neler yapıyorsun?

Eskisi gibi güreşlere çok gidemiyorum. En son Antep'e gittim, Şahin Bey'e. Belediye başkanı çok çalışkan bir adam. AK Parti’den. Ama Fatma Şahin’i kimse sevmiyor. Taksiye biniyorsun, soruyorsun herkes şikayetçi.

– En çok nereye güreş izlemeye gidiyorsun?

Kırkpınar’a kırk yıldır gidiyorum. Kurtdere’ye 5-6 yıldır gidiyorum. Elmalı, Korkuteli'ye de 3-4 sefer gittim. Hüseyin Çokal’ı çok severim. Hele Ali Gürbüz varsa, dünyalar benim oluyor. Sporun hakkını veren biri. Onu çok takdir ediyorum.

– Sağlık durumun nasıl?

Gidiyor işte yavaş yavaş. Ayaktayım çok şükür. Ama çok yaralıyım. Çok konuşurum, çok yaralıyım. Herkesi severim ama çok da yara aldım.

Metin Gül, kelimenin tam anlamıyla Kemer’in hafızası. Dobra konuşmaları, samimi itirafları ve güçlü hafızasıyla hem geçmişi hatırlatıyor hem de geleceğe ders niteliğinde mesajlar veriyor. Onunla yapılan bu sohbet, sadece bir röportaj değil; bir dönemin tanıklığıdır.

AdminAdmin