GÜNDEM
Giriş Tarihi : 16-01-2025 22:35

ÇIRALI’NIN KORUYUCULARI MÜCADELEYE DEVAM EDİYOR!

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın Çıralı için çıkan yıkım kararını erteletmesinin ardından Çıralı’da bekleyiş sürüyor. Kemer Gözcü Gazetesi’nin ülke gündemine getirdiği konu sonrası Çıralı’da uzun yıllar atalarından kalma topraklarda yaşayan ve bölgenin koruyuculuğunu yapan vatandaşlar mülkiyet sorunu ile ilgili çözüm beklerken, şimdide yıkımla karşı karşıya kalmanın huzursuzluğunu yaşıyor. Yıllarca organik tarım ve küçük işletmeler nedeniyle tatilcilerin akın ettiği Çıralı, deniz kaplumbağaları, kum zambağı gibi bölgeye özgün endemik bitki çeşitlerine de ev sahipliği yapmasından dolayı yıllarca dünyanın en korunaklı bölgeleri arasında gösteriliyor. Bölgede uzun yıllar yaşayan vatandaşların kurduğu ve geçtiğimiz yıl Bilim Komisyonu’na üye seçilen Ulupınar Çevre Koruma, Geliştirme ve İşletme Kooperatifi’nin koruma faaliyetleri sayesinde geçen yıl deniz kaplumbağaları yuvalama sayısında rekor da kırıldı. Çıralı’daki doğal yapının bozulmaması için yıllarca çevre mücadelesi verdiklerini ve mücadeleye de devam ettiklerini ifade eden bölge halkı, yıkım kararı alınan alanın geçmişte orman olmadığını, mahkeme kararı ile ormana çevrilerek tapulu yerlerinden çıkartılmaya çalışıldığını belirterek çözüm için beklediklerini söylediler.

ÇIRALI’NIN KORUYUCULARI MÜCADELEYE DEVAM EDİYOR!

Maksut TEMİZEL

Kemer’e bağlı Ulupınar Mahallesi’nin bölgesi olan Çıralı, organik tarımın yanında her yıl yüzlerce turiste ev sahipliği yapıyor. 1930’lu yıllarda kurulan Çıralı’da bataklık olan arazi zaman içinde tarıma uygun hale getirilmiş, buna bağlı olarak konar-göçerlikten yerleşik hayata geçildi. 1960'lı yıllara kadar hayvancılığın etkili olduğu Çıralı'da tarıma geçiş 1960'larda pamukla başladı. 1970'li yıllarda ise seracılık gelişti ve bu zamana kadar da tarım faaliyetleri devam etti.

Beydağları Sahil Milli Parkı sınırları ve Güney Antalya Turizm alanı içinde kalan Çıralı, sahip olduğu doğal güzellikleri ile de Antalya ve Kemer’in önemli bir doğa merkezi olarak ön plana çıkıyor. Üç kilometre kumsalın oluşturduğu sahil şeridinde koruma altındaki deniz kaplumbağalarının (Caretta caretta) ülkedeki en önemli üreme alanlarından olan Çıralı, Ulupınar deresi ve kanyonu, Likya Yolu ve Olympos ile birlikte, sedir ormanları, yaylaları ile 1. ve 2. dereceden doğal ve tarihi sit alanı koruma statüleri sayesinde yakınlardaki benzer alanlarda oluşan büyük çaplı turizm ve yapılaşmadan uzak kalmasıyla da adından sıkça söz ettiriyor. Çıralı’da yer alan antik Chimeria’daki (Yanartaş) devamlı yanan ateşin Homeros’a göre, Likya’da ağzından ateş çıkan ejderhanın yaşadığı yer olarak mitolojide yer alması ise, bölgenin tarihsel ve mistik yönünü vurgulayan en güzel örneği. Kum zambakları ve bölgeye özgün birçok endemik bitki türüne de ev sahipliği yapan Çıralı, organik sebze ve meyve yetiştiriciliği konusunda da Türkiye'deki başlıca bölgelerden.

KOOPERATİF İLE BİRLİKTE KORUMA ÇALIŞMALARI ARTTI

2000 yılında kurulan Ulupınar Çevre Koruma, Geliştirme ve İşletme Kooperatifi ile Çıralı’da ekolojik tarım ve buna bağlı turizm faaliyetlerini geliştirirken aynı zamanda doğa koruma faaliyetleri de her geçen gün artarak devam ediyor. Kıyı kuşağı, kıyı kordonu, kıyı ovası, kıyı kuşağını çevreleyen dağlık alan, Ulupınar Çayı Vadisi, eko-turizme uygun yürüyüş güzergahları gibi jeolojik oluşumları ile de özel bir doğa parçası olan Çıralı’da yaşayan insanların, yaşadıkları coğrafyadaki doğal dengenin, biyolojik çeşitliliğin ve arkeolojik mirasın farkında olması ve bu oluşumları bozacak büyük ölçekli turizm yatırımlarını reddederek, yöreye uygun, aile işletmeciliğine ve eko-turizme dayalı bir turizm sektörünü tercih etmeleri de, Çıralı’daki ekosistemin ve kültürel değerlerin korunmasında olumlu bir faktör olarak yer alıyor. Aynı zamanda Bilim Komisyonu üyesi olan Ulupınar Çevre Koruma, Geliştirme ve İşletme Kooperatifi’nin koruma faaliyetleri sayesinde, biyoçeşitliliğin sürdürülmesi, paydaşların bir araya gelmesi, yörenin tanıtılması ve sahilde restoran, otel, tekne vb. işletme sayısının sınırlı tutulmasına katkı sağlıyor.

BİNLERCE TURİST ONLARI GÖRMEK İÇİN GELİYOR

Türkiye'deki 22 yuvalama alanından biri olan ve her yıl Avrupa'nın en iyi 10 plajı arasında yer alan Çıralı Sahili de Dünya Doğayı Koruma Birliği'nin (IUCN) nesli tehlike altındaki türlerde kırmızı listede gösterilen 'Caretta caretta' ve 'Chelonia mydas' türü deniz kaplumbağalarına ev sahipliği yapıyor. İzleme ve koruma çalışmalarının kesintisiz bir şekilde 1994 yılından beri sürdürüldüğü Çıralı’da geçen yıl ardı ardına sahile çıkan deniz kaplumbağalarıyla son 30 yılın rekoru 180 yuva ile kırıldı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne bağlı 6’ıncı Bölge Müdürlüğü ile Ulupınar Çevre Koruma Geliştirme ve İşletme Kooperatifi’nin protokolü ile yürütülen koruma ve izleme çalışmalarında Milli Park görevlileri, kooperatif üyeleri, bölge halkı ve gönüllüler, kumsalda ateş yakan, gürültü yapan vb. rahatsız edici davranışlarda bulunan ziyaretçileri uyararak deniz kaplumbağalarının yuvalamalarını olumsuz etkileyecek davranışları da engelliyor. Öte yandan her yıl yüzlerce turist yuva açılış etkinlikleriyle sabahın ilk ışıklarında bölgeye gelerek deniz kaplumbağa yavrularının zorlu deniz yolculuğuna eşlik ediyor.

GAZETEMİZ SÜREKLİ GÜNDEME GETİRİYOR

Çıralı’da hem koruma hem de bölge halkına haberleri ile destek veren Kemer Gözcü Gazetesi de Çıralı’da yaşananları sürekli gündeme getiriyor. Özellikle yaz sezonunda turistlerin akın ettiği Çıralı, deniz kaplumbağalarıyla gündeme gelse de sahil işgalleri ve bazı vatandaşların uygunsuz davranışlarıyla da gündeme geliyor. Yaşanan olumsuzluklara rağmen Ulupınar Çevre Koruma Geliştirme ve İşletme Kooperatifi ve bölge halkı yıllardır olduğu gibi Çıralı’yı korumaya ve mücadele etmeye devam ediyor.

İMAR PLANI BEKLERKEN YIKIM KARARI

Çıralı halkı geçtiğimiz yıl aralık ayında Tarım ve Orman Bölge Müdürlüğü’nün aldığı yıkım kararı sonrası da şok yaşamıştı. İmar planı beklerken, yıkım kararı ile karşı karşıya kalan bölge halkı, yıllardır yaşadıkları ve korumak için mücadele ettikleri Çıralı için eylem hazırlığına başlamıştı. Kemer Gözcü Gazetesi’nin “Sıra Çıralı’ya mı Geldi” haberi sonrası gazetemizin manşetleri Now TV, Halk TV ve ulusal gazetelerde gündem olmuştu.

BAKAN YUMAKLI’DAN ERTELEYİN TALİMATI

Türkiye’nin gündemine de oturan karar sonrası Ankara’da Ak Parti Antalya Milletvekilleri Atay Uslu, İbrahim Etem Taş, Mustafa Köse ve Kemal Çelik’in girişimleriyle Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile görüşme gerçekleştirilmişti. AK Parti Kemer İlçe Başkanı Uğur Ozan Gazioğlu’nun öncülüğünde Ulupınar Muhtarı Salih Sarıca, Ulupınar Çevre Koruma ve İşletme Kooperatifi Başkanı Habib Altınkaya ve Çıralı’daki işletmeci ve vatandaşların da yer aldığı görüşmede talep ve sorunları dinleyen Bakan Yumaklı, yıkım kararını erteleterek, konunun çözümü için araştırma yapılması talimatı vermişti. Talimat sonrası rahat bir nefes alan Çıralı halkı mülkiyet sorunun çözülmesi için beklemeye devam ederken, hayatlarına ve koruma çalışmalarına da devam ediyor. Gazetemize açıklamada bulunan Çıralılar, sadece mülkiyet sorunu ile uğraşırken, şimdi de mahkeme kararı sonrası oluşan sorunla baş etmeye çalıştıklarını söyledi.

SARICA: BUNDAN SONRA NE OLACAĞINI BİLMİYORUZ

Kemer Gözcü Gazetesi'ne Çıralı’nın yıkım kararını kamuoyuna taşıdığı için teşekkür eden Ulupınar Muhtarı Salih Sarıca, “Biz yıllardır burada tarımla uğraşıyoruz. Bugüne kadar hep geçmişimizde çiftçilikle uğraştık. Şimdi turizmle uğraşıyoruz. Denizimizi, kaplumbağalarımızı, kum zambaklarımızı, mahallemizi her konuda biz savunduk ve biz baktık bugüne kadar. Köyümüzle beraber her şeyin en iyisini yapmaya çalıştık. Bu ormanlar da dahil bugüne kadar her yeri biz koruduk. Yıkımla ilgili ormana çıkarılan yerleri kabul etmiyoruz. Bundan sonrasının ne olacağını bilmiyoruz” dedi.

KÜTLE: 22 SENE BOYUNCA ÇIRALI’YI KORUMAK İÇİN MÜCADELE ETTİK

Uzun yıllar Çıralı’da tarımın yanında koruma çalışmalarını yürüten ve Ulupınar Çevre Koruma Geliştirme ve İşletme Kooperatifi’nin kurucuları arasında yer alan Bayram Kütle ise, “1996 yılından beri biz bu köyde, köy halkı ile birlikte deniz kaplumbağalarını koruma altına aldık. Bize koruyamazsınız dediler ve gittik bir kooperatif kurduk. Kooperatifin tüzüklerinde genişletme yaptık. Nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarını koruma altına aldık. Sadece kaplumbağaları değil, buradaki kum bitkileri, sahildeki zambakları, herşeyi koruma altına aldık ve kimseye elletmedik. 22 sene boyunca da Çıralı halkıyla beraber mücadele ettik. Zaten halk destek olmasa yapamazsınız. Hatta bu mücadeleden dolayı Kemer Gözcü Gazetesi olarak da bize ödül plaketi verdiniz. Sizlere de Çıralı’yı her zaman gündeme getirdiğiniz için teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

ALTINKAYA: ÇEYREK YÜZYILLIK BİR KORUMA ÇALIŞMASI YÜRÜTÜYORUZ

Ulupınar Çevre Koruma Geliştirme ve İşletme Kooperatifi Habip Altınkaya, Çıralı’nın dünyanın en güzel alanlardan biri olduğuna dikkat çekerek, 25 yıldır Çıralı için koruma faaliyetleri yürüttüklerini söyledi. Çevre koruma mücadelesinin 1990’lı yıllarda Çıralı’nın golf sahası ilan edilmesiyle başladığını ifade eden Altınkaya, “Buradaki bir alanın golf sahası alanı ilan edilmesiyle köylüler çevreyle ilgili ilk hareketini başlatıyor. Bakanlığa ve çeşitli kurumlara dava açarak mahkemeyi kazanıyor ve deniz kaplumbağasıyla tanışıyorlar. Kooperatifi 2000 yılında kurarak deniz kaplumbağası koruma ve izleme çalışmasına başlıyorlar. Ben de kurucu üyesi olarak 2000 yılında kooperatifle beraber hareket etmeye başladık. Çıralıların desteğiyle hiç durdurmadan 25 yıl yani çeyrek yüzyıllık bir koruma çalışmasını koordineli bir şekilde yürütüyoruz” dedi.

“ÇIRALI DÜNYANIN EN İYİ KORUNAN PLAJI”

Çıralı’nın dünyanın en iyi korunan plajı seçildiğini belirten Altınkaya, “Tabii böyle olunca da sorunlarla karşılaşıyoruz ve bazen saldırılar da oluyor. İnşallah bu en son ki olayı da hep beraber yerel halkın desteğiyle çözeceğiz. Şu anda Türkiye'de ilk yerel sivil toplum örgütü olarak Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ​ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün koordinasyonunda oluşturulan Bilim Komisyonu'na üyeyiz. Kooperatif olarak Türkiye'deki Bilim Komisyonu bizim koruma çalışmalarımızı beğendi ve kooperatifi Bilim Komisyonu'na üye yaptılar. Ayrıca 2006 yıllarında İngiltere, Malta ve Türkiye'den 3 tane üniversitenin çalışmasıyla Türkiye'deki büyük kumsalları taradılar ve Çıralı’yı dünyanın en iyi korunarak kullanılan plajı olarak ilan ettiler. Buradaki kumsal hem koruma hem kullanma dengesinin iyi tutulduğunu, iyi bakıldığını kanaat edilerek puanlama sistemiyle Türkiye'nin en iyi plajı da seçildi” diye konuştu.

“KUM ZAMBAKLARININ ARTIŞINI SAĞLADIK”

Çıralı’nın çok özel bir alan olduğuna değinen Altınkaya, “Endemik türlerimiz var. Şu anda en büyük türümüz kum zambaklarımız. Sahili araç giriş çıkışını engelleyerek kum zambaklarının artışını sağladık. 6 tane de Çıralı’ya özgün endemik tür de var. Bunlar bilimsel olarak tespit edildi ve ilan edildi. Artı bizim yer altı suyumuzun kirlenmemesi için 2000 yılından beri organik tarımla ilgileniyoruz ve yapıyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığının sertifikasyon firmasıyla anlaşarak 2000 yılından beri hiç kimyasal ve zirai ilaç kullanmadan tarımda devam ediyoruz” dedi.

“KEMER GÖZCÜ GAZETESİ HER ZAMAN YANIMIZDA OLDU”

Tüm bu süreçlerde Kemer Gözcü Gazetesi’nin Çıralı halkının her zaman yanında yer aldığına ve Çıralı’ya haberleriyle destek vererek ülke gündemine taşıdığına dikkat çeken Altınkaya, “Bunu da yıkım kararı haberiyle çok iyi bir şekilde görmüş olduk. Sizin sayenizde ülke gündeminde yer edindik. Uzun süreden beri bizlerle berabersiniz. Yıllardır bizi her türlü medya olarak bizi desteklediniz, takip ettiniz, çalışmalarımızı öne çıkardınız. Bunun için Kemer Gözcü Ailesine de teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

KÖYLÜOĞLU: ÖMRÜM MÜCADELEYLE GELDİ GEÇTİ

Çıralı’da doğup büyüyen Mustafa Köylüoğlu da, “Üçüncü kuşağım. Biz burada tarımla, hayvancılıkla uğraşan geçmişimizle gurur duyduğumuz Yörük kökleriyiz. İyi ki de böyle bir yerde doğmuşuz. Ne kadar şükretsek azdır. Çıralı Akdeniz'in incisi, doğa güzelliği olan, doğusu deniz, batısı dağlar, güneyi Olympos, kuzey ve kuzey batısı Yanartaş’la çevrili, 3 bin 200 metre plajı olan çok doğal güzelliği bol olan ender yerlerden bir tanesi. Bugüne kadar buraya sataşıp kendilerine almak isteyen çok gruplar oldu. Biz burayı korurken büyük mücadeleler verdik. Sivil toplum örgütleri Türkiye'den de yurt dışından da doğa sevenler bize sahip çıktılar. Ben 62 yaşındayım ve ömrüm mücadeleyle geldi geçti. Çıralı, bölge halkı tarafından korunmakta. Yani biz köyümüzü çok seviyoruz. Burada yaşamak istiyoruz. Yani Allah izin verirse ömrümüzü burada tamamlamak istiyoruz. Derken bir de orman meselesi çıktı. Tabii ki burada karmaşık bir durum var. 1946 yılında orman sınırları dışına çıkartılan alanlar daha sonra 2B'ye çıkmış. 2B esnasında 2-3 vatandaşımız kendi aralarında anlaşamamış ve konu mahkemeye taşınmış. Mahkeme de ormanı davaya müdahil ederek 2007 yılında burayı ormana vermiş. Aşağı yukarı 600 dönümlük bir alanda 120 işletme var. Bunların her birisi en az 10'ar 15'er kişiye istihdam sağlıyor. Buranın yıkılmamasıyla ilgili mücadele verildi. Başta bizi yalnız bırakmayan Kemer Gözcü Gazetesi’ne çok teşekkür ederiz. Bizi haber yaparak Türkiye’nin gündemine geldik. Ondan sonra mecliste milletvekillerimiz buna destek verdiler. Daha sonra da heyet halinde Orman Bakanımızla görüştük ve soruna bir çözüm bulacaklarına açıkladılar. Emeğe geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyoruz” dedi.

“BURASI İÇİN NE GEREKİYORSA ONU YAPIYORUZ”

1995 yılında evlilik sonrası Çıralı’ya yerleşen ve eşiyle işletmecilik yapan 50 yaşındaki İlknur Köylüoğlu, eşinin Çıralı’nın yerlisi olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Ben geldiğim yıldan bugüne müşterilerimiz buranın çok geliştiğini söyleseler de çok da gelişmedi. Hala sazdan, kamışlardan yapılmış işletmeler, restoranlar var. İnsanlar burada doğal olarak yapmış oldukları otelleri, pansiyonları yine aynı şekilde devam ettiriyor. Ve biz burada sadece bu şekilde değil, organik tarımdan elde edilen ürünlerin, reçellerini, yemeklerini yaparak devam ediyoruz. Burada bir organik tarım oluşumu var ve hala da öyle devam ediyor. Deniz kaplumbağalarını yine biz korumaya devam ediyoruz. Yaz döneminde deniz kaplumbağaları yumurtlamak için sahile çıktığı zaman ben ve elemanlarım birlikte kendi önümde bulunan sahili korumaya çalışıyoruz. Belli bir saatten sonra ışıklarımı kapatıyorum. Sahildeki şezlong ve şemsiyelerimi dağınık bırakmıyorum. Onları toparlıyorum. Kendime ait olan bölgede çöp bırakmıyorum. Bunu eşim ve ben işletme sahibi olarak kendimize bir prensip edilmiş durumdayız. Yani burası için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Aynı şekilde devam ediyor ve devam ettireceğiz de. Burayı seviyoruz ve korumaya çalışıyoruz. Çocuklarımız burada doğdu, burada büyüdü. Buradaki gıdalarla beslendiler. Onların hayal dünyası burada. Geçmişleri burada, gelecekleri de burada olsun istiyoruz. Bize sadece yardımcı olunmalarını bekliyoruz.”

İTAATLİ: BURASI HİÇBİR ZAMAN ORMAN OLMADI

65 yaşındaki Çıralı sakinlerinden işletmeci Yusuf İtaatli ise, Çıralı’nın sadece mülkiyet sorunu varken, birde orman sorunu eklendiğini söyledi. Tarım ve Orman Genel Müdürlüğü'nün orman diye nitelediği yerlerde dede ve babalarının arpa, buğday, susam, mısır ektiklerini anlatan İtaatli, “Babamın, amcamın susamı hasat edip, develere, atlara, eşeklere yükleyip Antalya'ya satmaya gittiklerini biliyorum. Tarımdan sonra 1970'lerde seracılık başladı, narenciye bahçeleri kuruldu. Daha sonra 80'lerde turizm hareketlerinin başlamasıyla, küçük aile işletmesi, pansiyonlar, market, kafe, restoran türü işletmeler yapıldı. Tarihsel süreç bu şekilde gelişti. Yani orman denilen yer, fiili olarak zaten orman değil. Çıralıların mülkiyet sorunu vardır. Mülkiyet anlaşmazlığı vardır. Sorun budur. Burası hiçbir zaman orman olmadı. Orman dediğimiz yer, işte karşıdaki dağlardır. Yani bu sorunun bir şekilde çözülmesi lazım vatandaş lehine. Yoksa büyük sıkıntı” diye konuştu.

EMEK: İŞLETMECİLER OLARAK ELİMİZDEN GELENİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUZ

Babasından kalma işletmeyi 20 yıldır işleten Orhan Emek, Çıralı'da doğal dokuyu bozacak şekilde hiçbir işletme olmadığına dikkat çekti. Çıralı’ya dünyanın her yerinden insanların geldiğini ifade eden Emek, Çıralı’da diğer bölgelerde olduğu gibi tek düzey bir turizm anlayışı yerine eko turizm odaklı bir anlayış olduğunu ifade ederek, “Bunun içerisinde doğal yetişen sebzesiydi, meyvesiydi, birçok şeyi var. Burada yetişen sebzeler, meyveler işletmelere geliyor. İşletmelerden sonra tüketici olarak gelen misafirlerimize ulaşıyor. Paketleme yapılıyor ve Türkiye'nin her yerine gönderiyoruz. Bizim burada bir kooperatifimiz var. Bizde kooperatife hem maddi hem manevi hem de bireysel olarak destek veriyoruz. Deniz kaplumbağalarının tespiti, yuva alanlarının belirlenmesi ve yavru çıkışları için nöbet tutuluyor. Bunları düzenli olarak buradaki arkadaşlarımız takip ediyor. Aşağı yukarı 10 yıldır yuva ve yavru sayısında bir artış var. Biz de Çıralı'daki işletmeciler olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bunlar Çıralı'nın doğal dokusu için çok önemli şeyler” dedi.

“KANGREN HALİNE GELDİ”

Çıralı’nın deniz, kum, güneş anlayışı yerine çok farklı bir turizm anlayışına sahip olduğunu belirten Emek, “Bir yere gidiyorsunuz, konaklama, yeme, içme vs. ama Çıralı'da böyle bir olay yok. Bugün doğasıyla, deniziyle, eko turizmiyle, doğal yetişen bitkisiyle, bitki örtüsüyle başka bir turizm anlayışı sergiliyor. Bu da Kemer, Antalya ve birçok yerden farklılık olarak dikkat çekiyor. Bu orman meselesi konusunda da benden önceki kuşak yani annelerimiz babalarımız bu problemle uğraşıyorlardı. İşletmeyi biz devraldık, biz devam ettiriyoruz. Biz hala aynı sorunun içerisinde bir kısır döngü gibi uğraşıyoruz, boğuşuyoruz adeta. Bu yıllardır süregelen bir kangren haline geldi. Yani bizim bunu pozitif bir şekilde çözmemiz lazım. Biz yıllardır devlet yetkililerine derdimizi anlatamadık. Bu yerin nasıl olduğunu sizde daha önceki yazılarınızda belirttiniz. Hangi pozisyondan nereye geldiğini anlatmaya çalıştık ama karşımızda zaman zaman bir muhatap bulamadık” şeklinde konuştu.

ÜRAS: BURAYA ORMAN DİYORLAR AMA DEĞİL

Çıralı’da 51 yıldır dedelerinden kalan yerde yaşadıklarını belirten Ali Üras da, “1974'ten beri buradayız. Tarımla uğraşıyorduk. 1941'de de burası araziydi zaten. Sonra 2B, 2B’den de ormana çevirdiler. 1995'den beri de turizmle uğraşıyoruz. Bölgeyi turistler de seviyor, yerliler de seviyor. Ama yabancılar buranın doğal olması, büyük otellerin olmaması ve sahilin de halka açık bir yer olmasıyla burayı tercih ediyor. Buraya orman diyorlar ama orman değil. 1977'den beri evim burada, şimdi de orman diye çıkartmaya çalışıyorlar. Buranın peşkeş işi var tahminim. Zenginlere herhalde verilmiş. Vatandaşı buradan sürmek istiyorlar. Yanlış karar. Buranın yerli halkıyız. Suriye'den gelmedik. Cumhurbaşkanı'ndan yardım istiyoruz” dedi.

“YILLARCA BURADAYDIK ZATEN”

Gelin olarak geldiği Çıralı’da 1982 yılından buyana yaşayan Saniye Üras da o zamandan buyana tarım ile uğraştıklarını belirterek, “O zaman burada orman yoktu. Bu ormanın nereden çıktığını ben anlamadım. Pansiyon işletmeciliği de yapıyoruz. Kendi ürünlerinizden yaptığımız turunç, ayva, portakal reçelleri var. Zeytin de yapıyoruz. Şimdi burası orman diye bizi çıkartmaya çalışıyorlar bölgeden. Biz nereye gideceğiz? Yıllarca buradaydık zaten. Cumhurbaşkanım neden yapıyor bunu anlamıyorum” diye konuştu.

AdminAdmin