Şüheda PARTAL
Kemer’in dünyaca ünlü turizm cenneti Çıralı bölgesinde yıllardır bir türlü bitmeyen imar planı sorunu nedeniyle yine yıkım şoku yaşanıyor. 2012 yılında da ülke gündemine oturan eylemlere sahne olan Çıralı’da yıkım kararlarının kesinleşmesi sonrası yine eylem hazırlığı başladı. Çıralı’da ilk orman kadastro çalışmaları 3116 sayılı yasaya göre 1946 yılında yapılmış ve 1948 yılında kesinleşmişti. 1744 sayılı kanunla değişik 6831 sayılı Orman Kanunun 2’nci madde çalışmaları ise 1976 yılında yapılmış, 3302 sayılı kanunla değişik 6831 kanunun 2-B maddesi çalışmalarına ise 1989 yılında başlanıp, 1990 yılında ilan edilmişti. Ancak Çıralı’da 397 nolu orman parseli içerisinde 2B olarak ayrılan alanlar daha sonra Kemer Kadastro Mahkemesinin 1994/1085 esas 2002/16 sayılı kesinleşmiş mahkeme kararı ve Yargıtay 20’nci Hukuk Dairesinin 2005/4122 esas 2005/7911 sayılı onama kararı ile orman olarak tescillenmişti.
100’E YAKIN SUÇ ZAPTI TANZİM EDİLDİ
Öte yandan bölgede yaşayan vatandaşların anlaşmazlıklarından dolayı 1978 yılında açılan dava devam ederken 2B yapılması üzerine mahkeme 2B kararını irdeleyerek iptal etmişti.
Mahkeme kararından sonra 2B olarak ayrılan ve yaklaşık 15 yıl kullanımına müsaade edilen alanlarda yapılan yapılar ve kullanımlar hakkında 100’e yakın suç zaptı tanzim edilerek mahkemeye sunulmuş ve gerekli yasal işlemler başlatılarak sonuçlananlar hakkında müsadere kararı verildi.
YENİ MAĞDURİYETLER YARATILDI, ORMAN NİTELİĞİNİ DE KAYBETTİ
Çıralı’nın 397 nolu orman parselinin 2B olarak ayrıldığı dönemde alım-satım ile 2B arazileri el değiştirirken, yeni mağduriyetlerde yaşanmasına sebep olundu. Aradan geçen zaman da ise alan fiili olarak orman bütünlüğünü ve özelliğini kaybederken, ev ve tesislerin olduğu bir yerleşim alanına dönüştü. Orman niteliğini kaybetmesi ve 2B olarak orman dışına çıkarılmasına rağmen alana, 6831 Sayılı Orman Kanunun ek 16’ncı maddesi kapsamında orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine ilişkin yönetmelik de uygulanamıyor.
VATANDAŞLAR ÇÖZÜM BEKLİYOR
Güney Antalya Turizm Gelişim Bölgesi’nde kalan Çıralı’da yaşayanlar ise 1990 yılından itibaren 15 yıl boyunca 2B diye kullanımına müsaade edilen ve bir mahkeme kararı ile ellerinden alınan alanları tekrar kendilerine verilerek mağduriyetlerinin giderilmesini istiyor.
MUHTAR SARICA: “YIKIM KARARLARINI KABUL ETMİYORUZ”
Ulupınar Mahallesi Muhtarı Salih Sarıca, Orman İşletme Müdürlüğü’nün bu ay içinde bölgede yıkım gerçekleştirmek için kendilerini bilgilendirdiğini belirterek, “Çıralı’mız da bu ayın 23’ünde Orman işletmenin yıkım yapacağını söylediler bize. Biz bu yıkımı vatandaşlarımız ve halkımız olarak kabul etmiyoruz. Çünkü yıllardır burayı biz koruduk. Bu denizi, carettaları, kum zambaklarını ve bu bölgedeki her şeyi biz koruduk bu zamana kadar. Bu insanlara atasından dedelerinden kalmış bu yerler. 1941 yılında 2B'den satın almışlar. Otelini, pansiyonunu, işletmesini yapmışlar. Ama şimdi bir kararla bizim yerlerimizi ormana çıkardılar. Bunun için hiçbir şekilde biz bu yıkım kararlarını kabul etmiyoruz. Bu zamana kadar Çıralı'da hep birlik olup bu işi zamanında nasıl başardıysak şimdi yine başaracağız” dedi.
ALTINKAYA: ÇIRALI TURİZMİ BÜYÜK ZARAR GÖRÜR
1990 yılında Çıralı’nın orman sınırlarının kesin olmak üzere ilan edildiğini hatırlatan önceki dönem Ulupınar Muhtarı ve Ulupınar Çevre Koruma ve İşletme Kooperatifi Başkanı Habib Altınkaya ise, “Bugünlerde Çıralı’mızla ilgili bir yıkım kararı var. Tabii ki bu süreç uzun süre takip ettiğimiz süreç. 1941’de orman tadili geçmiş. 1976’da bir orman çalışması olmuş. 1989’da da olmuş. 1990’de orman sınırı kesinleştirerek ilan edilmiş. Ama daha sonra köylüler arasındaki çatışmadan dolayı da böyle bir mahkeme süreci başlamış. Mahkeme sonucunda da içinde insanların bulunduğu bu alanlar orman ilan edilmiş. Bu alanlarda kimsenin direkt ormanı işgal edecek bir durumu yok. Daha önce 2B ve tapusu olan yerler mahkeme kararı ile orman oldu. Tabii bu alanlar içinde bir sürü insan var, yerleşim yeri var, pansiyonlarımız var ve Çıralı’nın kalbi bu alanlar. Yani bu yerler yıkılırsa Çıralı’da turizm büyük zarar görür ve uzun sürede ayağa kalkamaz diye düşünüyoruz” dedi.
“ÇEVREYE ZARAR VEREREK HİÇBİR YAPILAŞMA YOK”
Bu konuları önceki dönem AK Parti Kemer İlçe Başkanı İsmail Selami Minta ve AK Parti Antalya Milletvekili Mustafa Köse'yle beraber Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile de görüştüklerini ifade eden Altınkaya, “Bakan Bey bununla ilgili bir maddeyle torba yasasına ekleyelim, bu Türkiye'de bir sorun, çözelim demişti. Ama sorun çözülemedi ve bu şekilde devam ediyor. Şu anda da ayın 23’ü-24’ü gibi bir yıkım kararı başlama ihtimali var. Bu konuda gerçekten çok büyük bir mağduriyet yaşarız. Çıralı şu anda Türkiye'deki en gözde turizm yerinden biri ve eko turizmin çok güçlü olduğu bir alan. Yani diğer tapulu alanlarda ve bakanlığın yaptığı planda da eko turizm alanı olarak ilan edildi. Burada ahşap ve taş bir yapılaşma var, yani böyle betonarme gibi çevreye zarar vererek bir yapılaşma yok. Ama bu yıkım olursa da Çıralı 20 yıl geriye gider” şeklinde konuştu.
“KORUMA KONUSUNDA ÇIRALI'YI ÖRNEK GÖSTERİYORLAR”
Kararın ardından bölgedeki insanların mağdur olduğuna değinen Altınkaya, “Yani kimse ormanı işgal ederek bu yerleri yapmadı. Çıralı zaten korumayla ilgili şu anda Türkiye'de en önemli bölge. Ben ayrıca Deniz Kaplumbağası Bilim Komisyonu üyesiyim, kooperatif olarak da 3 gün önce bir toplantıya katıldık ve koruma izleme çalışmasında Çıralı'yı örnek gösteriyorlar. Bu çalışmalarda buradaki işletmelerimizin hepsinin büyük katkıları ve desteği var. Bu nedenle de bu güzel yöreyi koruyalım. Yani bir küçük bir maddeyle ve düzenlemeyle bu iş çözülebilir. Bu konuda devlet büyüklerimizden de destek bekliyoruz. Acilen destek bekliyoruz. Bu güzel turizm destinasyonunu yok etmeyelim” dedi.
KÖYLÜOĞLU: “YILLARCA ANLATTIK AMA BİR ARPA BOYU YOL KAT EDEMEDİK”
Çıralı’yı Sevenler Derneği Başkanı Mustafa Köylüoğlu da, gerek siyasi gerek kurumlar olmak üzere konuyu yıllardır anlattıklarını ancak bir arpa boyu yol kat edemediklerini söyledi. Çıralı’da alınan yıkım kararı ile mağduriyet yaşadıklarını belirten Köylüoğlu, “Buradaki alınan kararlar tabi hukuki dayanağı olduğundan mahkeme kararı var diye yıkıma geliyorlar ama işin aslı bu değil. Ben burada üçüncü kuşağım. Dedemin, babamın, annemin mezarı da burada. Biz tarımla hayvancılıkla uğraşan daha sonra da turizmle uğraşan insanlarız. Buraları bugüne kadar hep bizler koruduk. Halkımız ve sivil toplum örgütleriyle beraber bugüne kadar hareket ettik. Burada 600 dönümlük bir alan mahkeme kararıyla ormana kaldı. Fakat bu ormana kalan alan 1941 yılında orman sınırlarından çıkartılmış alan. Daha önce orman kadastrosu ve tapu kadastrosu yaylalara hayvancılık yaptığımız zamanlarda burada kimseyi bulamadığından dolayı bilgimiz dışında kendi kafalarına göre bir çizim yapmışlar. Ama biz bunu gerek siyasilere gerek kurumlara herkese aşağı yukarı 25 yıldır anlatıyoruz. Bir arpa boyu yol kat edemedik” diye konuştu.
“ÖLECEKSEK DE BURADAYIZ, KALACAKSA DA YİNE BURADAYIZ”
Bugüne kadar kurumlar işbirliğinde Çıralı’yı koruduklarını ve korumaya devam edeceklerinin altını çizen Köylüoğlu, “Şu anda mağduruz. Burada aşağı yukarı 300 tane işletme var, tarım hayvancılık var, içerisinde yaşayan insanlarımız var, iş istihdamı sağlanıyor. Herkes devlete vergi veriyor. Çocuğunu okutuyor. Burada bir yaşam var. Devlet büyüklerimizden destek bekliyoruz. Konuyu milletvekillerimiz zaten biliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız burayla ilgili bir kararname çıkartırsa herkes mutlu olur. Ama bu zamana kadar hiçbir şey yapılamadı. Geçici işlemler yaptılar. Şu anda da orman bizi sıkıştırıyor. Gidecek bir yerimiz de yok. Biz Suriyeliler gibi bir yere gidemeyiz. Öleceksek de buradayız, kalacaksa da yine buradayız. Yıkım kararını hiç tasvip etmiyoruz. Yani yıkıldıktan sonra burası bir esrar eroin yuvası olur, çöp yığını olur. Dünyanın dört bucağından insanlar geliyor. Yani Akdeniz'in en güzel yerinden bir tanesi. Yıkıma karşıyız. Yıkım olmasın, yapım olsun, devletimizden de devlet büyüklerimizden de bizim ricamız biz burada yaşamaya devam etmek istiyoruz. Bize yardımcı olsunlar” dedi.
“DEDEMİZDEN KALAN TAPULARIMIZ DA İPTAL EDİLDİ”
Yıkım kararı alınan yerlerin dedelerinden babalarından kalma yerler olduğunu ifade eden Erdal Köylüoğlu ise, “Biz dedemizden babamızdan kalan yerleri kullanıyoruz. Köyün ilk evlisi biziz. Restoranınız var, işletmeleriniz var. Dedemizden kalan tapularımız da iptal edildi. Söyledikleri sadece sahildeki 3-5 restoran gece kondu yapma çatma diyorlar. Ama öyle bir şey yok. Yani burada bizim dedemizden kalan tapularımızı da iptal etti. Yıllardır biz burada yaşıyoruz. Kara yolu bile yoktu. Denizden ulaşım vardı. Ama yok bize inandırıcı bir şeyler yapmıyorlar. Buraları siz yağmaladınız işgal ettiniz gibi şeylerle bizi işgal gibi göstermeye çalışıyorlar ve öyle görüyorlar, ama öyle bir şey yok. Biz hayvancılıkla, seracılıkla, çiftçilikle geçinen biriyiz. Turistler buraya eskiden geliyordu ve geldikleri zaman bizim evimizde ekmeğimizi, çorbamızı içip geçerlerdi, yürüyüş yaparlardı. Karavanla kalırlardı, çadırda kalırlardı. Devlet büyüklerimizden yardım bekliyoruz” dedi.
Karar doğru kamusal alana yerleş sonra mülkiyet talep et